© Manisa İnternet Haber 2019

Manisa’da Afrika’yı andıran görüntüler

Manisa’da en fazla manda yetiştiriciliğinin yapıldığı Salihli ilçesine bağlı Eldelek Mahallesi’ndeki mandaların suya girip, daha sonra suda yatma görüntüleri, Afrika’da çekilen belgesel görüntülerini aratmadı. Mandaların ırkının, Anadolu ırmak mandası olduğunu belirten manda üreticisi Nazif Koşucu, mandaların su ve çamuru sevdiğini belirtti. Merada mandalar için yapay gölet yaptıklarını vurgulayan Koşucu, mandaların çamurlu suda mutlu olduğunu söyledi.
Amaçlarının mandacılığın yayılması olduğunu belirten Salihli Ziraat Odası Başkanı Cem Yalvaç, “Salihli’de şu an sadece Eldelek Mahallemizde mandacılık ile uğraşılıyor. Mandanın sadece tek mahallede değil, merası olan diğer mahallelerde de yayılmasını ve yaşatılmasını istiyoruz” dedi.
Çiftlik sahibi Bekir Koşucu’nun 450’ye yakın manda ile besicilik üzerine bu işi yaptığını belirten Yalvaç, ancak mandanın 3.5-4 litre süt verdiğini yaşı ilerledikçe 6-7 litre süt verdiğini söyledi. Mandanın süt veriminin az ancak çok değerli olduğunu dile getiren Yalvaç, "Manda sütünün birçok hastalığa iyi geldiğini biliyoruz. Daha çok kalsiyum içerdiği için başta kalın bağırsak kanseri olmak üzere çocukların gelişimi ve birçok konuda süt, yoğurt ve kaymağın çok faydası olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

“Mandalarımız doğa canlısı varlıklarımızdır”
Salihli’nin Eldelek Mahallesinde doğal şartlarda mandacılık yaptıklarını vurgu yapan manda üretici Nafiz Koşucu, “Şu an elimizde 450 manda bulunmaktadır. Doğal koşullarda meralardan yararlanarak, mandacılık yapıyoruz. Mandalarımızın erkekleri ortalama 700-800 kilo gelirken, dişileri ise 600-700 kilo gelmektedir. Mandalarımız yılda bir doğum yapmakta ve 11 aylık bir hamilelik süreleri vardır. Sağlıklı bir mandadan 30 yaşına kadar verim almaktayız. Yaşını dolduran mandalarımızı sucuk amaçlı kesime gönderiyoruz” dedi.
Mandaların kışın eksi 30, yazın ise 45 dereceye kadar problemsiz bir şekilde yaşayabildiğini belirten Koşucu, “Mandalarımız doğa canlısı varlıklarımızdır. Mandalarımız ayrıca güneşten etkilenmezler. Bununda sebebi normal sığır türüne göre derilerinin çok kalın olmasıdır, derilerinin altındaki ter bezlerinin çok az oranda bulunmasıdır. Bu şekilde güneşten etkilenmeyip, varlıklarını sürdürmektedirler” diye konuştu.
“Mandalarımızın ırkı, Anadolu ırmak mandasıdır” diyen Koşucu, “Bu Türkiye’ye özgü bir mandadır, su ve çamuru çok seviyorlar. Bizde merada yapay göletler oluşturdu. Çünkü mandalarımız çamurlu suda mutlu oluyor” dedi. Dünyanın farklı yerlerinde mandalar mevcut olduğunu belirten Koşucu, “Mandanın anavatanı Güney Asya olarak bilinirken, Hindistan başı çekerken Pakistan ve Çin ardı sıra gelmektedir. Avrupa da İtalya başı çekerken, diğer Avrupa ülkelerinde ise mandacılık bilinmiyor. Eski insanlarımız mandacılıktan et, sütü ile yük taşımacılığından faydalanıyordu. Şimdi ise et ve sütünden nasıl faydalanır, bunun peşinde, ama biz sadece besilik kısmı ile ilgileniyoruz. Ancak bundan sonraki dönemde de süt üretiminde iyi bir noktaya gelmek istiyoruz. Çünkü ülkemizde manda sütünden yoğurt, kaymak ve mozzarella peyniri üretiliyor ” dedi.

“Mandacılığı yaşatmaya çalışıyoruz”
Mandacılığı 35 yıldır yapıp, baba mesleğini yaşatmaya çalıştıklarını belirten Manda üreticisi Bekir Koşucu, “Tarım ile uğraşırken, bunun yanında hayvancılık yapma zorunluluğumuz var. Bir çok artıklarımız oluyor, bunu mandaların beslenmesin değerlendiriyoruz. Mısır ve buğday sapları olsun, mısır silajı olsun bunlarla mandalarımızı besliyoruz. Şu an mandalarımızı ise damızlık yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz damızlık mandaları ise Manisa, İzmir ve Afyon illerimize satıyoruz. Gerektiği zamanda erkek boğalarımızı satıyoruz” dedi.

Kiralık merada mandacılığı yaşatıyor
Mandalardan senede 1 yavru aldıklarını dile getiren Koşucu, “Sütünü sağım yapmıyoruz, yavruların daha zinde yetişmesi için. Mandacılığı bu şekilde nereye kadar devam ettiririz bende bilmiyorum. Çünkü meralarla ilgili sıkıntılarımız var. Mera olmazsa bu mandacılığı yapmamız mümkün değil. Şu an devletin olup, 10 yıllığına kiralamış olduğumuz merada bu mandacılığı yapıyoruz. Biz kiralamış olduğumuz meralarda mandacılığı yaşatmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Manda kültürünün unutulduğunu anlatan Koşucu, “Biz de babadan kaldığı için bunu devam ettiriyoruz. Çünkü manda su ve mera olmazsa yapılamaz. Bunlar mandacılığın yapılabilmesi için en büyük unsur. Bunlar yoksa eğer çiftçinin mandacılığı yapması mümkün değil. Biz bu konuda şanslıyız, il ve ilçe müdürlüğümüz bize bu meraları tahsis ediyorlar, bizde bu meralarda mandacılığı yaşatıyoruz. Mandacılık aslında zor değil, çok kolay bir meslek. Ancak insan ve bakıcı unsuru zor olduğu için, çevremizdekiler manda ile fazla ilgilenmiyor. Süt sığırcılığına dönüp, mandacılığı fazla benimseyen yok” şeklinde belirtti.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER