Kadınların 35 yaşından sonra üreme potansiyellerini hızla yitirdiğini belirten Manisa Grandmedical Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nahit Ata, ülkemizde yumurta rezervi azalan kadınlar için evli olmasa dahi yumurta dondurma imkanı, kanser hastalarına da kemoterapi, radyoterapi ilaçlarına maruz kalmadan yumurta ve spermlerinin zarar görmemesi amacıyla ‘dondurma’ işlemi yapılabildiğini hatırlatarak, özellikle evlilik öncesinde çiftlerin üreme potansiyellerini öğrenmek için jinekologlara başvurmaları tavsiyesinde bulundu.
Manisa Grandmedical Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Nahit Ata, tüp bebek ve yumurta/sperm dondurma işlemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Tüp bebeğin tanımı hakkında bilgi veren Ata, “Tüp bebek, kadınların kendi yumurtaları ile eşlerinin spermlerini alıyoruz ve laboratuvar ortamında döllüyoruz. Daha sonra takiplerini yapıyoruz ve en güzel gelişen embriyoları rahim içine herhangi bir anestezi uygulamaya gerek kalmadan enjekte ediyoruz. Bu süreç yaklaşık 15 gün sürüyor. Eskiden çok uzun süreler bu takipler yapılıyordu ama şu anki gelinen teknoloji ile 15 günlük süreçte bütün tedavimiz neredeyse bitiyor. Gebelik oranları da eskiye nazaran çok daha yükseldi. Şu anda yüzde 60 ile yüzde 70 oranlarında mutlu sona ulaşıyoruz” dedi.
Günümüzde insanların genelde okul, çalışma gibi şartlarından dolayı evlilik yaşlarını ileri tarihlere ertelendiğini kaydeden Dr. Ata, ilerleyen yaşlarda yumurta ve spermlerde azalmalar meydana geldiğini ve bunu zamanında tespit etmek için çiftlerin evlenmeden önce mutlaka jinekolog kontrolünden geçmeleri gerektiğini vurguladı.
Yumurta ve sperm dondurma işlemiyle ilgili bilgi veren Ata, hastanenin tüp bebek merkezinde yumurta rezervini kaybetme riski ile karşı karşıya olan ya da genç yaşta kanser tedavisi görmesi gereken hastalara yasal uygulamalar çerçevesinde, yumurta ve sperm dondurma hizmeti verildiğini söyledi. Ata, bu işlemin, kemoterapi ve radyoterapi gibi gonad hücrelerinde zarar veren tedaviler öncesinde; yumurtalıkların alınması gibi üreme fonksiyonlarının kaybedilmesine yol açacak ameliyatlar öncesinde ve düşük over rezervi olup henüz doğum yapılmamış ise veya aile öyküsündeki erken menopoz hikayesinin üç uzman tabipten oluşan Sağlık Kurulu Raporu ile belgelendirildiği hallerde uygulanabileceğini ifade ederek, “Ülkemizde yumurtaları azalan kadınlar için evli olmasa dahi yumurta dondurma imkanı, kanser hastalarına kemoterapi ya da kanser ilaçlarına maruz kalmadan yumurta ve spermleri zarar görmesin diye dondurma işlemi yapılabiliyor” dedi.
“Eskiye oranla artık yüzde 60-70’i gebe kalabiliyor”
Tüp bebek tedavisinde 35 yaşın kendileri için çok önemli olduğunu kaydeden Ata, şu bilgileri verdi: “Üreme potansiyelinin yaşla birlikte azaldığını biliyoruz. 35 yaşından sonra kadınlar özellikle üreme potansiyelini daha hızlı yitirmektedir. O yüzden 35 yaşın altındaki bir evli çiftin bir yıl içinde düzenli ilişkiye rağmen gebe kalamaması ‘kısırlık’ olarak tabir ediliyor. 35 yaş üstünde bu bekleme sürecimiz biraz daha kısa oluyor. 6 ay içinde gebe kalamamayı kısırlık olarak değerlendiriyoruz. Bu hastalarımız özellikle bu süreleri fazla geçirmeden üreme potansiyellerini öğrenmek amacıyla kliniklerimize gelerek test yaptırmalarını öneriyoruz. Kısır diye tabir edilen hastalarımız tüp bebek yöntemiyle birlikte eskiye oranla artık yüzde 60-70’i gebe kalabiliyor. Çok büyük bir teknoloji. Biz tüp bebek tedavisine adetli iken başlıyoruz. Adetin 3. veya 4. günü hastalar muayeneye geliyorlar. Muayenelerde herhangi bir anormallik yoksa bizim göbekten yaptığımız ilaçlı tedaviye başlıyoruz. Bunu 9-10 günlük süreçte uyguluyoruz. Bu iğne işlemini hasta kendisi de yapabilmekte. Basit bir işlem. Çok ağrılı bir işlem değildir. Yumurtalarımız belli bir büyüklüğe geldiğinde onları 15 dakika süren anestezi altında toplamaktayız. Hastamızda süreç boyunca çok ciddi ağrı ya da bir komplikasyon, yan etki görmemekteyiz. Bu tedavide mutlu sona genelde ilk 3 denemede ulaşıyoruz ama tüp bebek denemelerinde bir sınır olmamak üzere 10 defa uygulayan ve mutlu sona ulaşan hastalar da var. Biraz burada hastanın sabretmesi ve inancını yitirmemesi gerekiyor. Nereden problem kaynaklanıyorsa o probleme yönelik yani kesin olarak çocuk olmasını engelleyecek bir şey yoksa denemeyle ilgili bir sınır yok. 40’lı yaşlardan sonra çok zorlaşıyor. Çocuk isteyen hastalarımız mümkün olduğunca 40’lı yaşları geçirmemeleri gerekiyor. Yaş ilerledikçe yumurta kalitesi, sayısı, gelişen embriyo kalitesi azalıyor. Bunları dikkate alarak mümkün olduğunca daha genç yaşlarda kliniklere başvurulması uygun olur. Ayrıca tüp bebek fiyatları, masrafları eskisi kadar çok yüksek değil. Hastalarımız tüp bebek kliniklerine gelmekten bence geri kalmasınlar. En azından danışmanlık ücretleri kliniklerimizde ücretsiz yapılıyor. Lütfen bizlere danışın umudunuzu kaybetmeyin”
“Mutlaka bir kadın doğum uzmanına gidin”
Özellikle yeni evli çiftlere önerilerde bulunan Dr. Ata, “Evlendiğinizde ya da hemen öncesinde üreme potansiyelinizi öğrenmek için kesinlikle bir kadın doğum uzmanına gidin. Kendinizi muayene ettirin, yumurtalık rezervlerinizin ne olduğunu öğrenin. Eşiniz de aynı şekilde spermiogram tahliliyle üreme potansiyelini öğrensin, ondan sonra çocuk sahibi olmak istemiyorsanız ne kadar zamanınız olduğunu, ne kadar korunabileceğinizi en azından doktorunuzla görüştükten sonra karar alırsanız daha iyi olur. Çünkü bize gelen en yıkıcı şey; çiftler 5 sene korunuyor daha sonra çocuk sahibi olmayı planladıklarında ve bize geldiklerinde yumurtalık rezervleri neredeyse bitme noktasında olanlar oluyor. Bazen hiç sperm görmediğimiz ya da çok düşük oluyor. 5 sene önce bu çiftler gelmiş olsaydı, yapacağımız tedavi daha kolay ve sonuçları daha başarılı olabilecekti. Bunu akılda tutmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın