KADIN!!! Kadının çilesi ellerimize akıllı telefonları alıp, her an cinayete kurban giden , tacize uğrayan kadınları takip ettiğimiz 21.yüzyıl dünyasının kanayan yarası değil. Kadın var olduğundan bu yana ötekileştirilmiştir aslında. Tarih, devlet işlerinde eşine danışan hükümdarlara tanık olsa da batı doğu fark etmeksizin bir çok medeniyette ikincilleştirilmiştir kadın. Ortaçağ Avrupasında cadı olarak nitelendirilen kadınlar diri diri yakılırken İslamiyet öncesi Arap yarım adasında kız çocukları diri diri gömülmüş toprağa.
Fransız devrimi ile insan hakları konuşula gelse de kadın yine dosya altı edilmiş yeni düzende. Sömürgeci batı anlayışında insanın değeri yokken, kadın sadece balolarda süslü bir eşya olarak yer almış kapitalist dünyada. Aydınlanma çağı olarak nitelendirilen dönemde çok değerli felsefeci, yazar kadın seslerini duyursa da sadece onlarla sınırlı kalmış bu çığlık.
1908’e gelindiğinde ise sanayi devriminin ardından ucuz iş gücü olarak görülen kadınlar; fazla mesaiye ve aynı işi yaptıkları erkeklere oranla daha az ücret almaya baş kaldırmış ve New York’ta on beş bin kadın işçi daha insancıl çalışma koşulları için hak arayışında iken saldırılara maruz kalmış, binlerce kadın katledilmiştir. Aradan geçen onca yıldan sonra 1975 yılında Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilan etmiştir. Bilinenin aksine 8 Mart bir kutlama değil anmadır aslında.
Kadın hangi coğrafyada olursa olsun emek verir ; yuvasına, eşine, çocuklarına, akrabalarına, ev ekonomisine, ülke ekonomisine ve nihayetinde dünyaya. Ancak evde tüm düzeni sağlayan kadının yaptıkları işten bile sayılmaz aslında. Ne de olsa bütün gün çalışıp eve ekmeği getiren koca. Kadın tüm evi çekip çevirse de , tarlada çalışıp ağılı temizlese de bir değeri yoktur. Neden değeri olsun ki saçı uzun aklı kısa bir kadın, altı üstü bir kadın.
Şirkette en özverili çalışan, işini en iyi yapan bir kadın olsa da karar merciinde bir erkek olmalıdır. Tüm yük kadının omuzlarında olsa da koskoca şirketi bir kadın mı temsil edecek? Hem kadının çok işi var. Onca evraktan sonra bir de evde temizlik, yemek bekler. Çocuğun dersleri, okul toplantısı, ev alışverişi, eltinin doğum günü , annesinin tansiyon ilacı, geç vakit yaptığı pastanın süslemesi, son güne kalan yazışmalar, acil teslim edilecek proje , yarınki toplantı, kocasın ütü bekleyen gömleği. Yorulma hakkı yoktur kadının madem anne oldu yetişecek her işe. Tarlada yada metropolde oradan oraya sürüklense de alttan alan bir eş , harika bir anne, dört dörtlük bir gelin olmalıdır.
Cumhuriyet tarihinde çok sayıda hak elde eden kadın günümüzde çalışma hayatının içinde. Kadın tarlada pamuk toplasa da, dök delende sayısız projeye imza atsa da hakları olduğunun farkında. Kocasından dayak yemenin evlilik içinde olağan olmadığını, çalışıp kazandığını kocasına vermek zorunda olmadığını biliyor. İşte mobinge uğradığında susmak zorunda değil. Ancak tüm bunların farkında olsa da bir çok kadın yerleşmiş düzen karşısında sessiz kalıyor, sessiz kalmak zorunda hissediyor.
Hukuk sistemimizde kadın hakları ve kadına karşı şiddetle mücadele hüküm altına alınsada kadının ikincilleştirilmediği, emeğinin karşılığını alabildiği, kadının şiddet mağduru edilmediği, cinayete kurban gitmediği , başındaki eşarbına yada dudağındaki rujuna göre ayrıma tabi tutulmadığı, sırf insan olduğu için değer gördüğü ve erkek egemen dünyada pozitif ayrımcılığa ihtiyaç duymadığı bir dünya için hukuksal düzenlemeler yeterli değil.
Kadına karşı fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddetin sonlanması için toplumda kemikleşmiş zihniyetin değişmesi şart. Zaman içinde ataerkil anlayışın dönüştüğüne şahit oluyoruz. Dönüşüm devam ettikçe kadın hak ettiği hayata kavuşacak.
Biz kadınlar olarak mini etekli , türbanlı ,fabrika işçisi, belediye başkanı, ev hanımı, takım elbiseli , şalvarlı hangi sosyo ekonomik şartlarda olursak olalım ;her birimiz bu dönüşüm için tek yürek olmaya hazırız. Mücadelemizde kararlıyız. Çünkü MÜCADELE KAZANDIRIR.
Av. Tuğba LALE
Manisa Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyon Üyesi
Ak Parti Akhisar İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi
Facebook Yorum
Yorum Yazın