Canlı gri mavi gözlerinden yayılan ışıltı, insanın içine işleyen derinlik ve anlam dolu bakışlar zamansız ve her bir şeyin tam yerinde durduğu bir netliğe taşıyordu insanı. Uzun yıllardır büyük bir ilgiyle kitaplarından, videolarından izlediğim ve aklına, çabasına, üretebildiklerine, insanlığına, zarafetine, hayran olduğum, kişi tam karşımda oturuyordu, ne güzel bir talih…
Dolu dolu yaşanmış seksen üç yıl ve yaşamıyla söylemi örtüşen bir insan, gerçek bir filozof; İstanbul üniversitesi felsefe bölümünü bitirdikten sonra, Atatürk üniversitesinde çalıştı. Ardından Hacettepe üniversitesinde Felsefe bölümünü kurarak yıllarca başkanlığını yaptı. Kırk iki yaşında profesör olan Kuçuradi, birçok kitap, makale yazdı, çeviriler yaptı. Boston’da “Dünya Felsefe Fedarasyonu” başkanlığına seçilen ilk Türk ve ilk kadın oldu. Kendisinin Unesco’ya önerisi ile 2002 yılından beri tüm dünyada “Dünya Felsefe Günü” kutlanmaya başlandı. Yine girişimi sayesinde 21. Yüzyılın ilk felsefe kongresi 2003 yılında İstanbul’da gerçekleştirildi. Tüm yaşamı boyunca “Goethe” madalyası dâhil birçok uluslararası ödülün sahibi oldu. Etik, değerler, İnsan hakları konusunda öne çıkan çalışmaları oldu. Seksen üç yaşında bugün ve hala aktarmaya, konferanslar, dersler vermeye devam ediyor ve Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları bölümünün başında aktif olarak çalışıyor.”Acı çekmenin nedeni bilgisizlik” diyen ve tüm yaşamını acının azaltılmasına adayan bir insan.
Bir gün önce Aydın üniversitesinde bir konferans vermiş, bu günde “Etik ve eğitim” konulu seminer için “Urla Felsefe Gönüllülerin” davetlisi olarak, Urla’ya gelmişti. Konferans öncesi ve sonrasında birlikte olma imkânımız oldu. Sanki yıllar ona hiç dokunmamış gibi bir canlılık, irade, ölçülülük, keskin bir zihin ve gözlem gücü, her hareketinden yansıyordu. Ona bunları ifade ettiğimde, mütevazı bir şekilde bunun normal olduğunu ifade edip geçti sadece. Konferansında etik, moral, insan hakkı, erdem gibi birçok konuya değindi. Merak edenler kitaplarını okuyarak ve videolarını izleyerek bu bilgilere ulaşabilirler kuşkusuz. Kuçuradi bilginin uygulanması ve eylemlerimizde karşılığını bulması gerektiğini söylediğinde bir kişi söz aldı ve şu anısını paylaştı: “Hocam sizin Hacettepe’de öğrencinizdim. Bir gün “Çocuklar dondurma yiyelim” dediniz. O zaman dondurma karton kutularda idi. Aldık ve parka doğru yola çıktık. Bittiğinde karton çöpleri istediniz. Bir arkadaşımız yolda attığını söyleyince geri gidip aratıp buldurdunuz ve çöpe attırdınız. O günden beri hala çöpümü taşıyorum. Yola çöp atan arkadaşımız ise çevreci oldu. Çevre bilincinin vurgulanmadığı o yıllarda bize büyük bir ders verdiniz.” Dedi. Salonda tatlı gülümseme ile karşılanan bu anıyı hatırlatan öğrencisine ”Kendimize ve doğaya saygımızdan zaten böyle olması gerekiyordu. Yazılı bir yasa olmasa bile. Bu doğal bir davranış “ dedi.
Konferansın bir başka noktasında ise çantasından el yapımı küçük bir fil çıkardı ve onunla ilgili bir anısını anlattı: “Yıllar önce Hindistan’a gitmiştim. El yapımı bu fillerden her gidişimde alırım. Fakir bölge halkı bunları satarak geçimini sağlar. Baktım ve yürüyüş sonrası dönüşte alacağımı söyledim. Dönüşte de aldım. Biraz sonra satıcı arkamdan koşarak geldi ve bu küçük fili armağan etmek istediğini söyledi “Dönüşte alırım derler ama gelmezler. Siz sözünüzü tuttunuz onun için bunu size armağan etmek istiyorum” dedi. O günden beri bu küçük fili hep yanımda taşırım” dedi.
Bir gün her zaman aynı saatlere sahip, ancak aynı niteliğe değil. Yaşayan bir filozofla dolu geçen bir günün ardında kalanlar neler diyecek olursanız:
-Felsefe çalışan bir insan hangi yaşta olursa olsun genç kalıyor. Yaşlanmak ve yaş almak bambaşka şeylerdir.
-Felsefe çalışmak hayatımızdaki anlam karışıklığını önleyerek doğru düşünme ve doğru davranma olanağı tanıyor.
-Felsefe çalışmak sadece sözler, sadece düşünmek değildir. Bizim kendimizi tanımamızı ve bütünlük içinde olmamızı sağlar.
-Felsefe çalılan bir insan doğanın bir parçası olduğundan inançla hem kendine hem insanlara, hem bitki, hayvan ne varsa, nazik, doğru, adil, ölçülü ve hakkaniyetle davranır.
-Ülkemizde felsefeye gereken yer verilmemiş olsa da üstelik bir kadın olarak bu hocamızın kat ettiği yol ve üretebildikleri engellere rağmen başarılabileceğinin kanıtıdır. Çalışma, sebat ve irade ürün ortaya çıkarır.
Hocamız Ioanna Kucuradi’nin sözleri ile “Okullarda felsefe öğretsek 20 yıl sonra farklı bir Türkiye olur.” Bilgisizliğin yarattığı acıyı önleyebiliriz. Bilenlerin sözlerinin uygulandığı bir yarın umuduyla…
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın