Adamın biri ilk defa gittiği bir şehirde tarihi çarşıda dolaşırken hatıra bir eşya almak için bir dükkâna girmiş. “Hatıra eşya almak istiyorum ne önerirsiniz?” Dükkân sahibi yaşlı adam ; “Buranın en meşhur malı aynalardır. Ama senin gücün yeter mi?”. Bunun üzerine gezgin oldukça zengin olduğunu bunun sorun olmayacağını belirtir ve aynaların fiyatlarının ne kadar olduğunu sorar. İhtiyar adam biraz dudak bükerek anlatmaya başlar; “Seçeceğin aynaya bağlı. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır. Hele antikalara güç yetmez. Ama geleceğin aynası bedavadır. Fakat onu görsen pek beğenmezsin” demiş.
Gezgin sabırsızlanarak yaşlı adamın koluna girerek aynaların sergilendiği bölüme geçmiş. Yaşlı adam bastonu ile bir aynayı işaret ederek “Sana ilk önce günümüze ait bir aynayı göstereyim. Çerçevesi gümüştendir, fiyatı üç altındır.” Gezgin aynaya yaklaşmış bakmış, şöyle bir saçını düzeltmiş, yaşlı adama dönerek “Bunun benim evimdeki aynalardan hiçbir farkı yok” demiş.
Yaşlı adam az ötedeki bir başka aynayı göstermiş: “Bu ayna çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır, fiyatı ise yüz kese altındır” demiş. Gezgin gülümseyerek “Şaka yapıyorsunuz herhalde. Bu ayna on altın bile etmez” Yaşlı adam kızarak “Ben size söylemiştim isterseniz vazgeçin” demiş. Gezgin aynaya yaklaşıp baktığında donup kalmış. Aynadaki görüntü onun yirmi beş yıl önceki haline aitmiş. Ne saçlarında aklar, ne yüzünde çizgiler varmış. Aynadaki gençlik zamanına ait görüntüsünün ardında sevdikleri geçiyormuş birer birer, kız kardeşi, teyzesi, dayısı… Hem de çeyrek asır önceki halleri ile. Gezgin alt üst olmuş. Dayanamayıp başını çevirmiş. Yaşlı adam yaklaşarak “ Bu işten vazgeç, zaten birçok insan da öyle yaptı” dese de gezgin devam etmek istediğini söylemiş.
“Peki” demiş yaşlı adam “ Şu gördüğün antika bir aynadır. Çerçevesi ahşaptır, değeri ise bin kese altın eder.” Gezgin aynaya yönelmiş, korkusundan biraz duraklasa da merakını yenemediğinden aynaya bakmış. Bir çığlık atarak sendelemiş ve duvara yaslanmış. Aynada yedi sekiz yaşlarındaki cebindeki sabanı duran ön dişleri dökük oğlan çocuğu varmış, kendi çocukluğu arkasında anne babasının gençlik halleri, annesinin onu şefkatle öpüşü, babasının omzuna destekler vuruşu…
Ağlayarak, yaşlı adamın yanına yığılmış gezgin. Yaşlı adam “gerçek aynalar böyledir evladım. Bu nedenle ulaşılmaz onlara” Adam biraz teskin olduğunda dükkândan çıkıp gitmek için kapıya yönelmiş. Ancak ani bir kararla geri dönmüş “Bedava aynalardan söz etmiştiniz. Onları da merak ettim.” Yaşlı adam “Ona hiç bakma evladım. Bu gün çok yoruldun, kalbin dayanmaz.” Dese de gezgin ısrar etmiş. Yaşlı adam döşemenin üzerinde duran aynayı göstermiş. “İşte bu geleceğin aynası, çerçevesi altından olup bedavadır. Ama onu hiç kimse almadı.” Gezgin hevesle yaklaşmış “Geleceğin aynası haa.. Hem çerçevesi altın, hem de bedava..” Gezgin aynaya eğilip baktığında oraya yığılmış, kalmış.
Yaşlı adam “Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona hazırlıklı olman gerekirdi evladım. Demek senin de gücün yetmedi” demiş ve gezgini kucaklayıp kaldırırken onun aynadaki görüntüsüne bakmış. Kuru bir iskelet görünüyormuş…”
Hayatı ve anlamı sorguladığımız şu zamanlarda dünümüz ve şu an var elimizde. Yarın bilinmezlikle dolu olsa da kaçınılmaza doğru ilerliyoruz bir şekilde. Şu an hızlıca geçmişe dönüşürken bakabilseydik eğer geçmişin aynasına hangi görüntüleri bırakmak isterdik onda? Ve bunu inşa etmek için hala vaktimiz varken neler başarmak mümkün? Elbette bu sorular kalbini, merhameti ve adaleti kaybetmiş kişiler için değil. Onlar adına her şey büyük kayıpta, her ne kadar kendilerini kazançlı sansalar da… Zor zamanlardan geçiyoruz büyük acılar deneyimliyoruz. Çirkinliklere olduğu kadar, güzelliklere de tanık oluyoruz hep birlikte. Kişinin kim olduğunu belirleyen şey zor zamanlarda takındığı tavırdır. Kimse onu görmezken nasıl davrandığıdır. Seçimlerinde herkesi, adaleti, doğru olanı gözetip gözetmediğidir. Dileğim zor zamanlarımızdaki bu insanlık sınavında sınıfta kalmadan, geçmişin aynasına hoş sedalar bırakalım… Sevgiyle esenlikle …
Emel Eva Tokuyan
Müthiş merakla soluksuz okudum. Tebrik ederim şahsım adına dersimi aldım Teşekkürler.