Uçsuz bucaksız yıldızlı gecelerde
Göğün altında geçmişi ve geleceği izlerken
Ve dinlerken eski zaman masallarından
Geleceğin esenlik dolu muştusunu
Ve onlar bana yıldızlardan gelen
Sonsuzluğun bir parçası olduğumu hatırlatırken
Zamansız saatlerde onun oğlu olurum
Biliyor musun? Hiç ihtiyacım yok sana
Narin bir kelebeğin kanat çırpınışında kaybolurken
Tepeden tırnağa renge ve çiçeğe durmuş bir ağacın altında
Ve fısıldarken toprak ona ait olduğumu,
İşte bu yüzden, dayanıklı, güçlü ve yaratıcı olduğumu
Ve bir gün sadece geçici olanımı kucaklayacağını
Ancak attığım tüm sevgi tohumlarının baki kalacağını
Kokusuyla, sıcaklığıyla sararak anlatırken bana toprak
Vakur bir teslimiyetle onun kızı olurum
Biliyor musun? Hiç ihtiyacım yok sana
Sürekli devinen, dönen, değişen, ilerleyen dalgalarında
Yumuşaklığın ve esnekliğin, karşı durulmaz gücünü
Bedenimde devinen hayatın kendisi olduğunu
Anlatırken bana su, onun kadar esnek, onun kadar akışkan
Ve tıpkı onun gibi karşıma çıkan her ne olursa doğama sadık kalarak
Su kadar saydam, su kadar hayat dolu, kendim olurum
Biliyor musun? Hiç ihtiyacım yok sana
Toprağın en derinindeki ocağı harlayan ocak, ateş
Kalbimin içinde de kendisinden de bir parça olduğunu
Yakan tarafını, eksikler ve eskiyen için,
Aydınlatan yanını, yürümek ve yürütmek için
Sıcaklığının soğuk kalpleri ısıtmak için olduğunu anlatırken bana ateş
Kıvrak dansımla yakan, aydınlatan, ısıtan ateş olurum
Biliyor musun? Hiç ihtiyacım yok sana
Az güzelliği, az iyiliği, az adaleti, az merhameti ile
Sınarken beni yolumda, insan kardeşlerim
Aşkın kabulleniş kapısına iteklerken özümü
Sevmekte ve seçmekte en sona bıraktıklarımı
Bağrında inceliği taşıyanlarla birleştirip
Hepsini bir görüp kollarımı açarak insan olurum
Biliyor musun? Hiç ihtiyacım yok sana
Ben evrenin oğluyum, kızıyım, sonlu ve sonsuz olanım
Ateşim, suyum, gökyüzüyüm, toprağım
Tepeden tırnağa AŞKIM
İhtiyacım yok sana
Ama sahibinden ihtiyaçtan değil,
VARlığın UTKUSUNU paylaşmak için
Yanımda yer var sana
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın