Yaşadıkça, anladıkça, kendini çürütüyor bu önerme. Yazarlardan, müzisyenlere, ressamlara, bilim ve siyaset alanında yaratıcılığını ortaya koyan karakterlere baktığımda ortak noktaları apaçık seriliyor gözlerimin önüne. Onlar derin bir duyarlılığa sahip rafine ruhlar.
Ortak noktaları nedir diye soracak olursak:
-İncelikle dolu zengin bir iç dünya
-Hiçbir varlığı ayırt etmeksizin evrensel bir kucaklayış
-Sağduyulu bir bakış açısı
-Adalet ve adaletin uygulanması konusunda hassaslık
-Derin bir şekilde sevebilme kapasitesi
-Doğru ve yanlışı ayırt edebilme zekâsı
-Şefkatle merhametle hareket edebilme
-Farklı açılardan bakabilme
-Esneklik ve anlayış kapasitesi
-İrade gösterebilme gücü
-Paylaşmayı bilme
-Kırıp dökmeden nezaket gösterme becerisi
-Her ne olursa olsun doğru olduğuna inandığı yola bağlılık
-Tüm yaşam formlarına saygı
-Açıklık ve samimiyet
En çok acı çekenler; duyarlılıklara sahip özel kişilerdir. Geride güzellikler ve iyiye inancı bırakarak zerafetle yaşam yolunu yürümüş kişiler… Kalp ne kadar hassas, kişi ne kadar bilinçli ve duyarlı ise karşılaşılan acı da o kadar derin yaşanır.
Kuşkusuz her insan bir takım acılarla karşılaşır. Yüzeysel insanın üzerinde hayatın ne kederi, ne sevinci hiçbir iz bırakmadan, onu değiştirip, dönüştürmeden geçip gider. Kaldığı yerden bildiği şekilde hayatın akışına salar kendini. Olan olup biten bittikten sonra hatırlamaz bile yaşadıklarını. Belki de bu nedenle benzer tekrarlarla geçer hayatları.
Yüzeysel insan, hayatın getirdiği durumlara nasıl tepkiler gösterir? Örneğin; Acıyacak yerleri ya yoktur ya da duyarsızlaşmayı öğrenmiştir bir şekilde. Bu nedenle, akşam yemeğini yerken savaş görüntüleri, acı ve yıkımı görmekten etkilenmez. Onlar uzaktadır, etkilenmeyeceği kadar uzak. Yardıma ihtiyacı olan birinin yanından umursamadan hatta fark etmeden geçip gider mesela. Dünya ve insanlarla kurduğu özne-nesne, fayda-çıkar ilişkisinden hayvanlar ve bitkiler de nasibini alır. Kendini merkezine yerleştirdiği dünyasında tek önemli olan gününü kurtarmaktır. Var olan bir haksızlığın peşine düşmek, acıyı önlemek, bir yanlışı düzeltmek, gerekirse bu uğurda güvenlik alanından veya konforundan vazgeçmek de söz konusu değildir.
Dünya yaşanır bir yer ise naif ve çalışkan kişiler sayesindedir. Dünyada var olan tüm güzellikleri, iyiliği, gelişmişliği, İNSAN olmanın anlamının tümüyle hakkını veren hassas kalplere borçluyuz. Kimdir onlar derseniz eğer, az da olsa bir yerlerden başlamak için yakın zamanımıza ait birkaç isim sıralayalım araştırmayı dileyenler için buraya:
Stefen Zweig, George Orwell,Ernest Hemingway, Nikolay Vasilyeviç Gogol,Camille Caudel, Wolfgang Amadeus Mozart, Frıda Kahlo, Fyodor Dostoyevski, Franz Kafka, Halil Cibran, Vincent Van Gogh, Mohandas Karamçand Gandhı, Edgar Allan Poe,Franz Kafka,Ludwig Van Bethoven, Henri de Toulouse Lautrec, Nicola Tesla,
Elbette sadece bu hayatlar değil doğuda ve batıda binlercesi var geçmişten günümüze değin. Bilimde, sanatta, felsefede, yönetimde…. İnsanlığın yolunu aydınlatan ışıklar… Birazcık olsun kendi küçük hayatlarımızdan çıkıp başka hayat yollarına ve tutumlara baksak, daha iyi insan olmak için ilham ve güç olacak yarınlarımıza…
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın