7 Haziran 2015 seçimleri üzerine konuşmalar, yazmalar çizmeler değerlendirmeler devam ediyor. Sonuçları, her parti kendine göre değerlendiriyor. Partilerin tümü seçimden kazançlı çıktıklarını söylüyor. AKP ben en çok oyu alan partiyim diyor. CHP, AKP tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu ulaşamadığı için kendini başarılı sayıyor. MHP milletvekili sayısını çoğalttığı için başarılıyım diyor. Oysa bu seçimin tek kazananı var o da HDP. Kaybedenini de yazmaya gerek yok sizler iyi biliyorsunuz.
Barajın her zaman büyük partilere yarar sağlamadığı görüldü. 2002 seçimlerinde yüzde 37 ile milletvekilerinin yüzde 60'ını kazanan AKP, 7 Haziran'da aldığı yüzde 40 oyla hükümet kuracak çoğunluğa bile ulaşamadı. Barajı kaldırsaydı sonuçlar böyle olmazdı.
Şimdi ne olacak? Olacak olan basit; uzlaşacaklar. Çünkü seçmen uzlaşın dedi. Eğer milli irade deniliyorsa, işte milli irade bu. Millet uzlaşın anlaşın sorunları birlikte çözün diyor. Uzlaşmazsanız ne olur? Ne olacağı belli değil mi? Millet bir dahaki seçimde bu kez uzlaşmanın önünü tıkayanları cezalandırır.
Manisa'da yerel seçimlerde de halk UZLAŞIN demişti. Demokrasi uzlaşma kültürüdür. Eğer amaç vatana millete köye kente hizmetse, niye uzlaşılmasın ki?
Yapılan araştırmalarda, halkın yüzde 48'inin AKP-MHP koalisyonu istediği, yüzde 32'sinin CHP-MHP-HDP koalisyonu istediği, yüzde 23'ünün de AKP-CHP koalisyonu istediği görülüyor. AKP azınlık hükemeti olursa MHP'nin dışarıdan desteği ile olsun diyenler çoğunlukta. Bekleyip göreceğiz. Hükümetin kurulması ne kadar uzarsa, erken seçim o kadar yaklaşıyor anlamına gelecektir. Genel Başkanların söylediklerine bakınca erken seçimin uzak olmadığını da söyleyebiliriz. Bence en erken, erken seçim iki yıldan önce olmaz. Yapılan araştırmalarda erken seçimi en az isteyen partinin CHP olduğu görülüyor. Erken seçim kararı bu parlamentodan çıkmaz. Erken seçim olacaksa Cumhurbaşkanının, 45 gün içinde hükümetin kurulamaması gerekçesiyle erken seçim kararı almasıyla olur. Bunun da hangi riskleri taşıdığı iyi bilinmeli... "Koalisyon olmaz" diye kestirip atamayız. Köklü demokrasilerin olduğu ülkelerde, başarılı koalisyonların olduğunu, sorunların daha kolay çözüldüğünü görüyoruz. Bu parlamentodan çok sayıda koalisyon ve dışarıdan destekli hükümet modeli çıkarılabilir. Liderler yeteneklerini bu kez kavga ederek değil uzlaşarak göstermelidirler. Benim, neredesin ey Ecevit diye bağırasım geliyor. Ecevit gibi bir lider bu parlementodan çok sayıda koalisyon modeli çıkarabilirdi. Bence, tüm partilere aynı yakınlıkta yada aynı uzaklıkta duran bir Cumhurbaşkanı da koalisyon için etkili olabilir.
Liderler, böyle zor zamanlarda ürettikleri çözümlerle liderliklerini pekiştirirler. Gerçek liderlik sınavı bu işte. Haydi bakalım sorun çözme, olumsuzluğu olumluya dönüştürme yeteneğinizi gösterin. O zaman saman alevi gibi parlayıp sönmez, o zaman adı ve anısı yaşatılan lider olursunuz.
Cuma günleri, Manisa'nın yerel radyosu Radyo Hiraş'ta Manisa'da Yaşam programında Sayın Rıfat Uygur'la bir araya geliyoruz. Farklı konuklarımızda oluyor. 7 Haziran öncesi programlarda genellikle seçimler üzerine konuştuk. "Ben demiştim" demeyi hiç sevmiyorum. Ama ben "bu seçimin tek kazananı HDP olacak" demiştim. Öyle de oldu. HDP "Ben Türkiye partisi olacağım" derse, "bundan sonra cenazeleri değil birbirimizi kucaklayalım." derse ve bunun sağlanması için çalışırsa yükselişi devam eder. Bence, 7 Haziran seçimlerinin en sempatik lideri Selahattin Demirtaş'tı. Sakinliği ile sevildi. Espirileri ile konuşuldu ve her kesimden destek alarak barajı aşıp zafere ulaştı. Peki siz önceden bu barajı yüzde 5'e çekmiş olsaydınız ne olurdu? HDP yüzde 5 barajını yüzde 6-7 oyla aşardı. AKP de hükümet kuracak çoğunluğa ulaşırdı. Barajlara bel bağlamayacaksın, gücü barajlardan, yasaklardan değil, özgürlüklerden alacaksın.Kin ve nefreti yüreğinden atacaksın. Liderlik böyle olur. Keskin sirke küpüne zarar verirmiş. Öfkeyle kalkan zararla otururmuş. Atalarımız bu güzel sözleri boşuna söylememiş...
Barajın her zaman büyük partilere yarar sağlamadığı görüldü. 2002 seçimlerinde yüzde 37 ile milletvekilerinin yüzde 60'ını kazanan AKP, 7 Haziran'da aldığı yüzde 40 oyla hükümet kuracak çoğunluğa bile ulaşamadı. Barajı kaldırsaydı sonuçlar böyle olmazdı.
Şimdi ne olacak? Olacak olan basit; uzlaşacaklar. Çünkü seçmen uzlaşın dedi. Eğer milli irade deniliyorsa, işte milli irade bu. Millet uzlaşın anlaşın sorunları birlikte çözün diyor. Uzlaşmazsanız ne olur? Ne olacağı belli değil mi? Millet bir dahaki seçimde bu kez uzlaşmanın önünü tıkayanları cezalandırır.
Manisa'da yerel seçimlerde de halk UZLAŞIN demişti. Demokrasi uzlaşma kültürüdür. Eğer amaç vatana millete köye kente hizmetse, niye uzlaşılmasın ki?
Yapılan araştırmalarda, halkın yüzde 48'inin AKP-MHP koalisyonu istediği, yüzde 32'sinin CHP-MHP-HDP koalisyonu istediği, yüzde 23'ünün de AKP-CHP koalisyonu istediği görülüyor. AKP azınlık hükemeti olursa MHP'nin dışarıdan desteği ile olsun diyenler çoğunlukta. Bekleyip göreceğiz. Hükümetin kurulması ne kadar uzarsa, erken seçim o kadar yaklaşıyor anlamına gelecektir. Genel Başkanların söylediklerine bakınca erken seçimin uzak olmadığını da söyleyebiliriz. Bence en erken, erken seçim iki yıldan önce olmaz. Yapılan araştırmalarda erken seçimi en az isteyen partinin CHP olduğu görülüyor. Erken seçim kararı bu parlamentodan çıkmaz. Erken seçim olacaksa Cumhurbaşkanının, 45 gün içinde hükümetin kurulamaması gerekçesiyle erken seçim kararı almasıyla olur. Bunun da hangi riskleri taşıdığı iyi bilinmeli... "Koalisyon olmaz" diye kestirip atamayız. Köklü demokrasilerin olduğu ülkelerde, başarılı koalisyonların olduğunu, sorunların daha kolay çözüldüğünü görüyoruz. Bu parlamentodan çok sayıda koalisyon ve dışarıdan destekli hükümet modeli çıkarılabilir. Liderler yeteneklerini bu kez kavga ederek değil uzlaşarak göstermelidirler. Benim, neredesin ey Ecevit diye bağırasım geliyor. Ecevit gibi bir lider bu parlementodan çok sayıda koalisyon modeli çıkarabilirdi. Bence, tüm partilere aynı yakınlıkta yada aynı uzaklıkta duran bir Cumhurbaşkanı da koalisyon için etkili olabilir.
Liderler, böyle zor zamanlarda ürettikleri çözümlerle liderliklerini pekiştirirler. Gerçek liderlik sınavı bu işte. Haydi bakalım sorun çözme, olumsuzluğu olumluya dönüştürme yeteneğinizi gösterin. O zaman saman alevi gibi parlayıp sönmez, o zaman adı ve anısı yaşatılan lider olursunuz.
Cuma günleri, Manisa'nın yerel radyosu Radyo Hiraş'ta Manisa'da Yaşam programında Sayın Rıfat Uygur'la bir araya geliyoruz. Farklı konuklarımızda oluyor. 7 Haziran öncesi programlarda genellikle seçimler üzerine konuştuk. "Ben demiştim" demeyi hiç sevmiyorum. Ama ben "bu seçimin tek kazananı HDP olacak" demiştim. Öyle de oldu. HDP "Ben Türkiye partisi olacağım" derse, "bundan sonra cenazeleri değil birbirimizi kucaklayalım." derse ve bunun sağlanması için çalışırsa yükselişi devam eder. Bence, 7 Haziran seçimlerinin en sempatik lideri Selahattin Demirtaş'tı. Sakinliği ile sevildi. Espirileri ile konuşuldu ve her kesimden destek alarak barajı aşıp zafere ulaştı. Peki siz önceden bu barajı yüzde 5'e çekmiş olsaydınız ne olurdu? HDP yüzde 5 barajını yüzde 6-7 oyla aşardı. AKP de hükümet kuracak çoğunluğa ulaşırdı. Barajlara bel bağlamayacaksın, gücü barajlardan, yasaklardan değil, özgürlüklerden alacaksın.Kin ve nefreti yüreğinden atacaksın. Liderlik böyle olur. Keskin sirke küpüne zarar verirmiş. Öfkeyle kalkan zararla otururmuş. Atalarımız bu güzel sözleri boşuna söylememiş...
Facebook Yorum
Yorum Yazın