Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

Belki kapanmanın da etkisiyle tam bir sosyal medya bağımlısı oldum. Bağımlılığımı nasıl azaltırım bilemiyorum. Facebook sayfamdaki arkadaşlarımın sayısı 5000 oldu diyebilirim. Facebook arkadaşlarım içinde, etliye sütlüye karışmayan, suya sabuna dokunmayan kendi fotoğrafının dışında paylaşım yapmayanlar da var. Onları boş zamanım olduğunda silip yerine paylaşımlarından görüşlerinden yararlanacağım yeni arkadaşlar almak istiyorum. Kendi yaşıtlarımdan çok arkadaşım yok. Arkadaşlarımın çoğu genç. Gençlerle iletişim kurmayı seviyorum.

 

Yazdıklarımızla, paylaştıklarımızla birilerinin canını sıktığımızda onlarda bizim canımızı sıkmaya çalışıyor. Bir söz var sanırım söyle: “istediğini söylersen istemediğini duyarsın.” Üslup çok önemli. Söylerken yazarken kırıcı olmamak gerekiyor.

 

Bazen, küçük hikayeler paylaşıyorum sayfamda. Paylaştıklarım eğer uzun değilse ilgi görüyor; yorum yapılıyor; paylaşılıyor. Uzun yazılar genellikle hiç okunmuyor.  

 

Özgeçmişimi paylaşmıştım. Çok uzunda fakat okundu. Üzerine yorumlar yapıldı. Demek istediğim uzun yazıların da okunduğu oluyor arada bir.

 

Başlığı YANKI olan bir paylaşım yapmıştım. Bu yazıyı yazışımın nedeni de o paylaşımını yaptığım o kısa hikayeyi öne çıkarmak.

 

YANKI

 

Küçük kız, babası ile ormanda yürüyüş yaparken, ayağı takılıp yere düşüyor. Can acısıyla "Ahhh" diye bağırınca, ilerideki dağın tepesinden "Ahhh" diye bir ses duyuyor ve küçük kız, dağın tepesinde başka birinin olduğunu sanıp bu kez de "Sen kimsin?" diye bağırıyor. Aldığı yanıt "Sen kimsin?" oluyor...

 

Küçük kız bu yanıta iyice sinirlenip "Sen bir korkaksın! Neden saklanıyorsun?" diye haykırıyor. Dağdan gelen ses "Sen bir korkaksın!" diye cevap veriyor...

 

Sonunda babasına soruyor "Baba ne oluyor böyle?"

"Dinle ve öğren..." diyor adam, bu kez kendisi dağa doğru "Sana hayranım!" diye bağırıyor. Gelen cevap "Sana hayranım!" oluyor. Baba tekrar bağırıyor, "Sen muhteşemsin!" ve gelen cevap "Sen muhteşemsin!" oluyor. Küçük kız çok şaşırıyor ama halen ne olduğunu anlayamıyor...

 

Adam, küçük kızına hayatın sırrını anlatmaya başlıyor...

 

Buna "Yankı" denir. Ama aslında bu ‘Yaşam’ dır. Yaşam daima sana, senin verdiklerini geri verir. Yaşam, yaptığımız davranışların aynasıdır...

 

Daha fazla sevgi istediğin zaman daha çok sev!

Daha fazla şefkat istediğinde, daha şefkatli ol!

Saygı istiyorsan, insanlara daha çok saygı duy!

 

Ne ekiyorsak onu biçiyorsak. Biz bağırıyorsak karşımızdaki de bize bağırıyor. Biz karşımızdakini sinirlendiriyorsak o da bizi sinirlendiriyor.

 

Sakin olmakta düşünerek konuşmakta yarar var. İnsanları yaralamanın kırıp dökmenin bir anlamı yok.

 

Siz benim bunları yazdığıma bakmayın, benimde denetimi elden kaçırdığım zamanlar olmuyor değil. Kayanızda büyük projeler varken, gelecek tasarımları yaparken, tam bir konuya yoğunlaşmışken, birisi gelip size, evindeki tuvaletin tıkandığını söylüyor. Hem de ne söyleyiş, önceliği o tuvaletin temizlenmesine vermem gerektiğini üstüne basa basa anımsatıyor. Oysa tesisatçıyı kendisi de arayabilir değil mi ancak aramıyor.  Böyle zamanlarda sonradan pişman olsam da sesimi yükselttiğim oluyor. Kalbini kırdıklarımı sonra kazanmaya çalışıyorum. Keşke bağırmasaydım, ters davranmasaydım diyorum. Ancak keşkelerin bir yararı olmuyor.

 

İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan, sen de daha sabırlı olmayı öğren. Çünkü yaşam bir tesadüf değil, yaptıklarımızın aynadan bir yansımasıdır...

 

Hayat sana ancak, senin ona verdiklerini geri verir. Ne ekersen onu biçersin.

Bunu unutma

Facebook Yorum

Yorum Yazın