Çok farklı işler için sıkça gittiğim Ankara’ya ilk kez ödül almak için gidiyorum. Coşkumu da ilk kez bu köşeden sizlerle paylaşmış oluyorum. Teşekkür edilmek, ödüllendirilmek, insanı yeni projeler için motive ediyor. Toplum olarak yeterince teşekkür ediyor ve ödüllendiriyor muyuz? Bu soruya ne yazık ki olumlu yanıt veremiyorum. Bu nedenle de ödüllendirmenin kıt olduğu bir ortamda, aldığımı ödülü daha çok önemsiyor ve bu inceliği düşünenlere teşekkür ediyorum.
Teşekkür ve ödüllendirme cimrisi bir toplumuz. Bunun bir kültür sorunu olduğunu düşünüyorum. Teşekkür etmesi gerekenler hep teşekkür bekliyorlar genellikle. “Benim sayemde çalışıyorsunuz; Benim sayemde yaşamınızı sürdürüyorsunuz; Ben varsam siz varsınız” şeklinde düşünürler. Oysa her başarıda ekibin her kademesindeki insanın payı vardır mutlaka. Çalışanlara teşekkür edildiğinde ve ödüllendirildiklerinde motive olurlar ve daha çok çalışırlar. Çocuklarımız da öyledir. Öğretmenlerinden, ailelerinden, yakınlarından teşekkür aldıklarında, daha çok çalışırlar ve başarılı olurlar. Teşekkür etmeyi ve ödüllendirmeyi toplum olarak öğrenmeliyiz. Daha çok teşekkür etmeli, daha çok ödüllendirmeliyiz.
Ankara’ya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, Obasya Tunizm Geliştirme Kooperatifinin Başkanı olarak davet edildim. Tarımı ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)’nun hibe desteği ile gerçekleştirdiğimiz Obasya Kırsal Turizm Projemiz ilgili bakanlık tarafından örnek proje olarak değerlendirilip öne çıkarılıyor. Emek verdiğimiz projemizin öne çıkarılmasını ve örnek gösterilmesini sevinçle karşıladık. Ankara’da ödülü, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifinin Yönetim ve Denetim Kurullarıyla tüm ortakları adına, hatta tüm Manisalılar adına alacağım. Yunt Dağı’nda turizm atağını başlattığımız için, Obasya adını verdiğimiz özgün Kırsal Konaklama Tesisimiz için, yaşadığımız güzel kent Manisa’mızın adını bölgemizde ve tüm ülkede hatta yurt dışında olumlu bir biçimde duyurduğumuz için çok mutluyuz. Ankara’dan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`ndan teşekkür almak güzel de, insan Manisa’dan ilgili kurum ve kuruluşlardan, bu güzel kentin yöneticilerinden de teşekkür bekliyor. Başarılı olanlara teşekkür edilmeli ki, yeni projeler çıksın ortaya. Manisa’da 41 yıldır kooperatifçilik yapıyorum bunu da başarıyla yaptığımı düşünüyorum. İl dışından, Ankara’dan teşekkür edenler oldu da kendi kentimden hiç olmadı nedense. Oysa biz kooperatifçi arkadaşlarımla birlikte kooperatif bayrağını kentimizde hep doruklarda tutmayı başardık. Zor dönemlerde bile kooperatifleri çalıştırdık. Manisa adını yeni ve ilginç projelerle duyuranlara kamuya yararlı projeler hazırlayıp uygulayanlara teşekkür edilse daha güzel olmaz mı? Olur elbet. Sorun çıkaran değil, sorun çözen olmalıyız. İşleri zorlaştıran değil kolaylaştıran olmalıyız. Ne diyor büyük ozanımız Yunus Emre “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz.” İşin özeti işte bu. İsterseniz dönün geriye bu dörtlüğü bir kez daha okuyun. Hatta ezberleyin. Dostlarınızla paylaşın. Başarısızlıkları eleştirdiğimiz gibi başarıları da ödüllendirelim lütfen. Başarılı uygulamaları öne çıkaran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Faruk Çelik başta olmak üzere, AB Komisyonu`na, İPARD’a TKDK’na bakanlığın ve bakanlığa bağlı ilgili tüm kuruluşların her düzeydeki yönetici ve çalışanlarına yürekten teşekkür ediyorum.
Bu köşe yazımda, TKDK ve İPARD üzerine de bir şeyler yazmayı düşünüyordum ama yer kalmadı. Bu köşede TKDK için çok yazı yazdım. Daha da yazmayı düşünüyorum. Önemli kurum ve kuruluşları önemine yaraşır bir özenle öne çıkarmalıyız. TKDK ile kırsal kalkınma sağlanması, kırsal alanların varlığının devam ettirilmesi, kır ile kent arasındaki gelişmişlik farkının azaltılması, doğal kaynakların çevre dostu kullanımının geliştirilmesi, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin katılım ve katkılarının artırılması, kırsalda yaşam standardının iyileştirilmesi için sürdürülebilir bir kırsal yaşamın sağlanması amaçlanıyor. IPARD da Kırsal Kalkınma Programı kapsamında, AB’ye katılım öncesi dönemdeki öncelikleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurarak çalışmalar yapıyor. TKDK’ya kaynak aktarıyor. İPARD’ın da amaçları TKDK ile örtüşüyor. Bunları da şöyle özetleyebilirim. Tarım sektörünün sürdürülebilir modernizasyonuna katkı sağlamak. Gıda güvenliği, hayvan sağlığı, bitki sağlığı ve çevre ile ilgili AB standartlarına uyumu teşvik etmek. Kırsal alanların sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmak. Tarım-çevre tedbiri ve yerel kırsal kalkınma stratejilerinin uygulanması ile ilgili hazırlık yapmak. Bir cümleyle özetlemek gerekirse, AB’ye üyelik yolunu açmak ve bunun için gereken uyumu sağlamak denilebilir. Türkiye AB’ye katılmasa bile bu amaçla yapılanların tümü ülkemiz için gerekli ve yararlıdır.
Ankara dönüşünde, izlenimlerimi bu köşede paylaşırım yine sizinle, hoşça kalın…
Teşekkür ve ödüllendirme cimrisi bir toplumuz. Bunun bir kültür sorunu olduğunu düşünüyorum. Teşekkür etmesi gerekenler hep teşekkür bekliyorlar genellikle. “Benim sayemde çalışıyorsunuz; Benim sayemde yaşamınızı sürdürüyorsunuz; Ben varsam siz varsınız” şeklinde düşünürler. Oysa her başarıda ekibin her kademesindeki insanın payı vardır mutlaka. Çalışanlara teşekkür edildiğinde ve ödüllendirildiklerinde motive olurlar ve daha çok çalışırlar. Çocuklarımız da öyledir. Öğretmenlerinden, ailelerinden, yakınlarından teşekkür aldıklarında, daha çok çalışırlar ve başarılı olurlar. Teşekkür etmeyi ve ödüllendirmeyi toplum olarak öğrenmeliyiz. Daha çok teşekkür etmeli, daha çok ödüllendirmeliyiz.
Ankara’ya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, Obasya Tunizm Geliştirme Kooperatifinin Başkanı olarak davet edildim. Tarımı ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK)’nun hibe desteği ile gerçekleştirdiğimiz Obasya Kırsal Turizm Projemiz ilgili bakanlık tarafından örnek proje olarak değerlendirilip öne çıkarılıyor. Emek verdiğimiz projemizin öne çıkarılmasını ve örnek gösterilmesini sevinçle karşıladık. Ankara’da ödülü, Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifinin Yönetim ve Denetim Kurullarıyla tüm ortakları adına, hatta tüm Manisalılar adına alacağım. Yunt Dağı’nda turizm atağını başlattığımız için, Obasya adını verdiğimiz özgün Kırsal Konaklama Tesisimiz için, yaşadığımız güzel kent Manisa’mızın adını bölgemizde ve tüm ülkede hatta yurt dışında olumlu bir biçimde duyurduğumuz için çok mutluyuz. Ankara’dan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`ndan teşekkür almak güzel de, insan Manisa’dan ilgili kurum ve kuruluşlardan, bu güzel kentin yöneticilerinden de teşekkür bekliyor. Başarılı olanlara teşekkür edilmeli ki, yeni projeler çıksın ortaya. Manisa’da 41 yıldır kooperatifçilik yapıyorum bunu da başarıyla yaptığımı düşünüyorum. İl dışından, Ankara’dan teşekkür edenler oldu da kendi kentimden hiç olmadı nedense. Oysa biz kooperatifçi arkadaşlarımla birlikte kooperatif bayrağını kentimizde hep doruklarda tutmayı başardık. Zor dönemlerde bile kooperatifleri çalıştırdık. Manisa adını yeni ve ilginç projelerle duyuranlara kamuya yararlı projeler hazırlayıp uygulayanlara teşekkür edilse daha güzel olmaz mı? Olur elbet. Sorun çıkaran değil, sorun çözen olmalıyız. İşleri zorlaştıran değil kolaylaştıran olmalıyız. Ne diyor büyük ozanımız Yunus Emre “Gelin tanış olalım / İşi kolay kılalım / Sevelim sevilelim / Dünya kimseye kalmaz.” İşin özeti işte bu. İsterseniz dönün geriye bu dörtlüğü bir kez daha okuyun. Hatta ezberleyin. Dostlarınızla paylaşın. Başarısızlıkları eleştirdiğimiz gibi başarıları da ödüllendirelim lütfen. Başarılı uygulamaları öne çıkaran, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Faruk Çelik başta olmak üzere, AB Komisyonu`na, İPARD’a TKDK’na bakanlığın ve bakanlığa bağlı ilgili tüm kuruluşların her düzeydeki yönetici ve çalışanlarına yürekten teşekkür ediyorum.
Bu köşe yazımda, TKDK ve İPARD üzerine de bir şeyler yazmayı düşünüyordum ama yer kalmadı. Bu köşede TKDK için çok yazı yazdım. Daha da yazmayı düşünüyorum. Önemli kurum ve kuruluşları önemine yaraşır bir özenle öne çıkarmalıyız. TKDK ile kırsal kalkınma sağlanması, kırsal alanların varlığının devam ettirilmesi, kır ile kent arasındaki gelişmişlik farkının azaltılması, doğal kaynakların çevre dostu kullanımının geliştirilmesi, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin katılım ve katkılarının artırılması, kırsalda yaşam standardının iyileştirilmesi için sürdürülebilir bir kırsal yaşamın sağlanması amaçlanıyor. IPARD da Kırsal Kalkınma Programı kapsamında, AB’ye katılım öncesi dönemdeki öncelikleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurarak çalışmalar yapıyor. TKDK’ya kaynak aktarıyor. İPARD’ın da amaçları TKDK ile örtüşüyor. Bunları da şöyle özetleyebilirim. Tarım sektörünün sürdürülebilir modernizasyonuna katkı sağlamak. Gıda güvenliği, hayvan sağlığı, bitki sağlığı ve çevre ile ilgili AB standartlarına uyumu teşvik etmek. Kırsal alanların sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmak. Tarım-çevre tedbiri ve yerel kırsal kalkınma stratejilerinin uygulanması ile ilgili hazırlık yapmak. Bir cümleyle özetlemek gerekirse, AB’ye üyelik yolunu açmak ve bunun için gereken uyumu sağlamak denilebilir. Türkiye AB’ye katılmasa bile bu amaçla yapılanların tümü ülkemiz için gerekli ve yararlıdır.
Ankara dönüşünde, izlenimlerimi bu köşede paylaşırım yine sizinle, hoşça kalın…
Facebook Yorum
Yorum Yazın