Mustafa Pala

Mustafa Pala

Mail: pala.mustafa@gmail.com

ÖFKE PATLAMASI

Öfkenin hayatımızın en tehlikeli duygusu olduğunu mutlakta kontrol edilmesi gerektiğini, kontrol edilmediğinde başıma büyük sorunlar açtığını biliyorum. Bu aralar “Öfke Kontrolü” üzerine düşünmeye araştırmaya kitaplar okumaya, psikologlarla konuşmaya yoğunlaştım. Öfkemi dizginlemeyi öğreneceğim mutlaka. 
Öğrenmenin yaşı olmadığını biliyorum ve öğrenmeye devam ediyorum öfkemi kontrol etmeyi başaracağım. 
ÖFKEMİZİ KONTROL ETMEYİ ÖĞRENMELİYİZ
İnanınca isteyince çalışınca başarı benimle oluyor.
Önce ne zaman nerede neden öfkelendiğimi araştırarak başlamalıyım işe.  Yüzlerce düşünce beynimin girinti çıkıntıları arasında sörf yapmaya başlıyor. Bir iki tane olsa sorun değin, yüzlercesi inip çıkıyor. Doluya koyuyorsunuz almıyor, boşa koyuyorsunuz dolmuyor. İşte o zaman büyük bir patlama oluyor.  Bir dağın eteğinde olsanız, kayaları tekmeleseniz avazınız çıktığı kadar bağırsanız belki öfkenizi azaltabilirsiniz ama olmuyor işte. Yumruk atacak bir kum torbası olsa yanınızda. Bunlar olmayınca da öfkenizden en sevdiğiniz kişiler bile nasibini alıyor.
Öfkelendiğimde, yumruk atmıyorum, bıçak çekmiyorum, eşyaları kırmıyorum. Bağırıyorum ve yazıyorum. Yazıp gönderiyorum öfkelendiğim kişiye. Sonra keşke yazmasaydım diyorsun ama iş işten geçmiş oluyor. 
Öfkelenmenin zararı büyük olsa da, ufacık bir yararı da oluyor: Boşalıp rahatlıyorsunuz. 
Dalgalı denizde yelkenliyi kontrol etmekten daha zor olduğunu bildiğim öfkenin kontrolünü sağlayacağım mutlaka çünkü ben öfkemin farkındayım.
Sizi yakından tanıyan seven birisi sizin öfkenizi hemen olmasa da zaman içinde anlayışla karşılayabilir. “Vardır bir nedeni”, “Bu aralar işi çok, sorunları var diyebilir” empati yapabilir. Empati yapmakta eğitim istiyor. Herkes empati yapmayı bilmiyor.
ÖFKEYİ YAŞAYAN KADAR YAŞATANIN DA SUÇU VAR
Öfkeyi yaşayan kadar yaşatan da suçlu bence. Bu nedenle öfke konusuna yaşayan ve yaşatan olarak iki açıdan bakmalıyız. Öfkemizi denetlemeye çalışırken, karşımızdakinin de olacağın farkına varması, öfkeyi körüklemek yerine yumuşatmayı bilmesi gerekir.  
ÖFKE ANLIK BİR DUYGU
Öfke ne zaman gelişeceğini bilemediğimiz anlık bir duygu. Geliyorum demeden geliveriyor aynı deprem gibi. Bazen hafif sallıyor, bazen de yıkıcı oluyor. 
Öfke, önyargı, motivasyon konularında neler yapmamız gerektiğinin bilincine varmadığımızda zor günlerin geleceğini iyice yaşayarak anladım diyebilirim. 
DOĞUM YAKLAŞINCA ÖFKE KABARIYOR
Hangi zamanlarda öfkelendiğimi düşündüğümde, işlerin çok yoğunlaştığı, zamanın çok daraldığı işlerin bitmeye yaklaştığı zamanlarda doğum sancısı çeker gibi geriliyorum. Öfkemi denetleyemiyorum. Özellikle yakın çevremi çok kırıyorum.  Ancak benim öfkem uzun sürmüyor. Bağırıp çağırdıktan rahatladıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi işime devam ediyorum. Ancak kırdığım kişilerde etkisi bendeki kadar kolay geçmiyor. 
ÖFKENİZİ KENDİNİZ YENMEK ZORUNDASINIZ
Öfke kontrolünde görev bana düşüyor. Başkaları sadece bana bilinç taşıyabilir ya da anlamaya çalışabilir ancak bunu her tanıdığım kişi yapmak zorunda olmadığına göre iş bana düşüyor. Yapılması gereken önce farkına varmak, ben vardım şimdi yapmak gerekenin işin bilincine varmak olduğunu bunun için çalışmam gerektiğini biliyorum.  Ve başaracağıma başardıktan sonra da zararlı bir şeyi bırakmış olmanın keyfini yaşayacağıma nasıl başardığımı anlatacağıma inancım tam. Zararlı olanı bırakma işi beyinde başlıyor.  Bıraktım gitti…
ÖFKEYEMİ KONTROL ALTINA ALIYORUM 
Öfke yok. Bağırmak yok. Kızmak kızdırmak yok. Germek gerilmek yok. Sakin olmak var. Karşındakini anlamak var. Empati yapmak var. Tehlikenin geldiğini fark ettiğinde yavaşça uzaklaşmak var.  Özür dilemek var. İçtenlik var. Hayatı öfkesiz yaşamak yaşatmak var. Bundan böyle öfkeyi ne yaşayacağım nede yaşatacağım. Tarihe not düşüyorum: Öfkemi kontrol altına alıyorum.  Öfkeyi yaşayan ve yaşatan olmayacağım…

 

Facebook Yorum

Yorum Yazın