Emel Eva Tokuyan

Emel Eva Tokuyan

Mail: emeltokuyan@gmail.com

SAĞLIKLA, GÜLÜMSER, UMUTLU KALIN!

Travmanın genler üzerinde yaptığı etkiye dair bilimsel araştırma sonuçlarını inceliyorum bir süredir. * (Epigenetik) Ulaştığım araştırmalar; Nazi kamplarından kurtulan insanlar ve sonraki üç nesil, 11 Eylül saldırılarına maruz kalanlar ve sonraki nesil, Japonya’da Atom bombasına maruz kalmış ve sonraki nesiller, İnsan DNA’sına yüzde doksan dokuz benzerliği ve nesiller arası sürenin kısalığı nedeni ile fareler üzerinde yapılan inceleme, gözlem ve verileri kapsıyor.

Bu araştırmalardan özetle söylenebilecek bir takım ortak veriler var: Örneğin yaşanan bir travmanın DNA üzerinde kalıcı bir değişiklilik yarattığı, bu etkinin en az üç nesil boyunca ortaya çıkabildiği ( Burada o eski atasözümüzü hatırlıyorum “Dedesi limon yemiş, torunun dişi kamaşmış” ). Ayrıca travmanın sadece nesiller olarak değil toplumsal olarak aktarıldığı, kolektif bir bulaşıcılığı olduğu da ortaya çıkmış. Travma nedir? Diye tanımlamak gerekirse; savaşlar, ailede veya toplumda duygusal dengeyi sarsacak derecede önemli bir doğal veya doğal olmayan afet, suç, intihar, ani ölüm, beklenmedik ani olay, kayıplar gibi durumları kapsıyor ve bu genetik haritaya işleniyor. Bir başka ortak sonuç travmanın konuşulmamış, yüzleşilmemiş olması bir sonraki jenerasyonlarda problemlere neden olabilmesi. O travmaya maruz kalmamış olsa bile, sonraki nesillerde, maruz kalınmışçasına tepkilere neden olduğu. Ancak iyi haber şu ki; yaşanan bu gen haritası değişikliği aslında doğanın bir koruma mekanizması. Yani bizim karşılaşacağımız olası travmalara karşı hazır bulunuş seviyesine getirmek ve güçlendirmek.

Küresel olarak maruz kaldığımız pandemi, kaçınılmaz olarak alıştığımız sistemin çürümüş yanlarının çökmesine neden olurken algımızda, düşünce sistemimizde, bireysel ve kolektif olarak yaklaşımlarımızda dönüşümü zorunlu kılmakta. Çocukça ayak diremek çılgınca akan bir nehrin tersi yönde yüzmeye benzer bir anlamsızlık ve boşa enerji kaybı gibi görünüyor. Her toplum kendi birikimleri üzerinden farklı yanıtlar veriyor. Bizim toplumsal hafızamıza ve geçmişimize bakarsak neler görebiliriz? Tarihimize baktığımızda, toplum olarak birçok sefer büyük zorluklardan çıkış yolu bulacak bir donanıma sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Yaklaşık yüz yıl önce yokluğa meydan okuyup, yeni bir ülke kurmuş atalarımız. Ruhları şad olsun. Yani bizim genetik haritamızda kodlarımıza işlenmiş bir dayanıklılık ve zorluklarla baş etme gücü mevcut. Yüce liderimiz, M. K. Atatürk “ Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” derken bu epigenetik araştırmaları biliyor muydu? Bilmiyorum. Ancak doğru söylediği tartışılmaz bir gerçek. Bir Avrupa toplumunun maruz kaldığı travmaların bizim günlük yaşantımızın bir parçası ola geldiği de aşikâr. Bu nedenle hem süreçte daha dayanıklı olacağımız hem de her şey bittiğinde çok daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacağımızı düşünüyorum. DNA’larımızda atalarımızın güçlü deneyim ve tecrübeleri var.

Ayrıca belirtmeden geçmek istemedim. Amerika’da canlı yayınlar yapan C. Özdemir bizim sağlık sistemimizin Amerika ve İngiltere’ye nazaran iyi olduğunu söylediğinde eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Ancak haklıydı. O ülkelerde çalışan doktorların kendisi dâhil sağlık sistemlerinin kötü olmasından şikâyetçiler. Dileyenler nesnel olarak araştırdığında böyle olduğunu göreceklerdir. Ayrıca bizim doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarının donanımının, kalitesinin,  duyarlılığının, fedakârlığının, krizle baş etme kapasitesinin yüksek olduğunu da belirtmek de fayda görüyorum. “Beni Türk doktorlarına emanet ediniz” M.K. Atatürk . Birçok şeyi öngördüğü ve nokta atışı tespitleri gibi bunda da haklıydı.

Özetle diyeceğim o ki; İyimser ve güçlü kalmak için çok şeye sahibiz. Kendimizi olumsuz önermelerin girdabında kaybetmeyelim. Ayrıca güçlü, iyimser ve tedbirli olmak ve bu süreci yarını daha iyi hale getirmek için bulabileceğimiz yolların bir hazırlık süreci olarak değerlendirmek, atalarımıza ödememiz gereken bir borç olduğu gibi, sonraki nesillere ise sorumluluğumuzdur. Sağlıkla, gülümser umutlu kalın!

Emel Eva Tokuyan

 

*Dileyenler Travmanın genler üzerinde yaptığı değişiklik ile ilgili bilimsel araştırmaları netten okuyabilirler Ayrıca “Seninle Başlamadı, M. Wolynn” adlı kitapta verilen referans bilimsel makaleleri de okuyabilirler.

Facebook Yorum

Yorum Yazın