Aynı gökyüzü altındayız, aynı rüzgâr dolaşıyor saçlarımızın arasından, aynı aylı gecelere ve yıldızlı gökyüzüne bakıp sonsuzluğa dair belli belirsiz bir sezgiye sahip oluyoruz, hepimiz. Bizi aydınlatan ya da kavuran gün ışığı da, besleyen toprak da aynı. Ancak ortak paylaştığımız onca şeye rağmen farklı kıyılarından izliyoruz hayatı. Benzer yaşantılarımıza farklı anlamlar yüklüyoruz. Farklı duygusal, zihinsel ve fiziksel süreçlerimiz, farklı sonuçlar yaratıyor yaşantımızda. Sorduğumuz soruların içeriği ve ne aradığımız, asıl farkı yaratan. Soru sormayan insan yoktur elbette ama sorduğu sorunun kapsadığı alan, derinliği, niteliği farklı kıyılarda durmamıza sebep olan. “İnsanın değeri nedir?” sorusuna “Aradığı şeydir” yanıtını vermiş Rumi. Sorularımızın niteliği üzerinde düşünmek ve belki sormayı göz ardı ettiğimiz sorular varsa fark etmek için Tamer Dövücü’den “Sorular” üzerine bir alıntı. Düşünelim bizim sorularımız hangileri, öncelik ve önemde kendi adımıza ıskalamış olduğumuz bir şey var mı?
“Sorular…
Her soru aynı değildir…
Bazıları sadece sorar. Cevapla çok ilgilenmez…
O sormayı seviyordur…
Bazıları nasıl diye sorar…
O yapmayı seviyordur…
Bazıları niçin diye sorar
O anlamayı seviyordur…
Bazısı ne diye sorar…
O bilmeyi ve ezberlemeyi seviyordur…
Bazısı kim diye sorar…
O kendisini seviyordur…
Bunu niye istiyorum?...
Bunu kaç yaşındaki ben istiyor/soruyor?...
Ben kendimden ne kadar uzağım?...
O insan niye benim içimde?...
Niye bu duygu devamlı geri geliyor?...
Gerçekten yapmaya değer şeyler ne?
Bu hayatta daha ne kadar zamanım olduğunu sanıyorum?...
Hayatımda niye bu aktivite bu kadar yer tutuyor?...
Diğer insanların benim hayatımdaki yeri aslında ne kadar olmalı?...
Bazısı da artık sormuyordur…
Ya aramaktan yorulmuştur…
Ya soru soramayacak kadar farkındalığı düşüktür…
Ya yanlış soru ve cevaplar arasında kaybolmuştur…
Ya soruları yanlış yerlere sorduğunu anlamıştır…
Ya her cevabın daha çok soruya neden olduğunu anlamıştır…
Ya da cevapları bulmuştur…
En önemli soru hayatı ve kendinizi nereye oturttuğunuzla ilgilidir. Ve bu iki soruyu aynı anda cevaplamanız gerekir…
Ve bunun cevabını herkes sadece kendi içinde ve kendi başına bulmalıdır…”*
Emel Eva Tokuyan
*Öneri: Optimum Denge Modeli, Altın Yayınevi, Tamer Dövücü
Facebook Yorum
Yorum Yazın