Ülke olarak barış içinde yaşamayı, işbirliği ve dayanışma yapmayı bir türlü başaramıyoruz. Bunun temel nedeni demokrasimizin kurum ve kuruluşları ile yerine oturmayışı bir başka biçimde söylersek kökleşmeyişi. Kökleşmiş bir demokrasi, güçlü bir ekonomi olmayınca, sık sık bunalımların içine düşmek kaçınılmaz oluyor.
Ülkede demokrasinin işler duruma gelebilmesi için, devletin yeniden yapılanması, yoksulluğun yenilmesi, ekonominin güçlenmesi tüm bunlar içinde toplumsal barış ve dayanışmanın güçlendirilmesi gerekiyor.
Barışta, hayırlı evlatlar olarak, yaşlanmış dedelerimizi ninelerimizi annemizi babamızı ve akrabalarımızı gömüyoruz. Bu durumu yaşamın değişmez gerçeği olarak görüyoruz. Oysa savaşta, babalar evlatlarını gömüyorlar. Savaşın savunulacak bir yanı yok. Savaş en kolayı işin. Zor olan barışı sağlamak. Zor olanı büyük liderler seçiyor. Büyük liderler barışın güvencesi oluyor. Büyük liderler, "Yurtta barış, Dünyada barış" diyor. Savaş ekonomisi emperyalist ülkelerin işine gelebilir. Ancak, çağdaş demokrasilerin, gelişmiş ekonomilerin, savaşla işi olmamalı.
İşin başı toplumsal barış ve dayanışma. Toplumsal barış olmayınca, inanın hiçbir gelişme olmaz. Olmadığını da görüyoruz. Bu ülkenin acilen yeni bir Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesine ihtiyacı var. İşine geldiğinde dillendirilecek, işine gelmediğinde unutulacak bir proje olmamalı, Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi.
Şimdi birazcık sesli düşünür gibi, düşünerek, aklıma gelenleri, geldiği gibi sıralamak istiyorum. Daha sonra Toplumsal Barış ve Dayanışma konusunu böyle bir köşe yazısı olmaktan çıkararak, bir projeye dönüştürme düşüncesi oluştu kafamda. Keşke, insanlar, özellikle siyasi partiler bu konuda kafa yorup, toplumun önüne Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi koyabilseler. Barış, insanı umutlandıran güzel bir sözcük. Yeni Manisa’da oluşturduğumuz ilk alanın adına Barış Alanı dedik. Barış ve dayanışmayı hep gündemimizin ilk sırasında tuttuk.
Kişi önce kendisiyle barışık olacak. Kendisiyle barışık olan insanların oluşturduğu bir ailede barış kolay sağlanır. Barış içinde yaşayan ailelerin oturduğu apartmanda, sitede ya da mahallede barış ve dayanışma sağlamak hiçte zor olmaz. Kendisiyle ve birbirleri ile barışık insanların oluşturduğu bir toplumda dayanışmayı güçlendirmek kolaylaşacaktır.
Toplumsal barış etnik köken ve inanç ayrılıklarını da sorun olmaktan çıkaracaktır. Ülkemizin temel sorunu bu. Toplumsal barış ve dayanışmayı güçlendiremediğimiz zaman ne demokrasimizi ne de ekonomimizi güçlendirebiliriz. Toplumsal Barış ve Dayanışmayı kuru bir kavram olmaktan çıkarıp içini doldurup, uygulanabilir bir projeye dönüştürebilirsek gelişmenin yolu açılmış olur... Bu ülkenin sorunu seçimle çözülmez. Erken seçim de bir çözüm getirmeyecek hatta yaşanılan sorunları biraz daha derinleştirecektir.
Herkesin birbirine kazık atmayı düşündüğü bir toplumda barış, kardeşlik ve dayanışma olmaz. Bunlar olmayınca da gelişme olmaz...
Barış kardeşlik ve dayanışmayı güçlendirmekten, birbirimizi sevmekten başka yolumuz yok.
Keşke birileri ortaya çıkıp, toplumun önüne Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi koysa, ne güzel olur değil mi?
Ülkede demokrasinin işler duruma gelebilmesi için, devletin yeniden yapılanması, yoksulluğun yenilmesi, ekonominin güçlenmesi tüm bunlar içinde toplumsal barış ve dayanışmanın güçlendirilmesi gerekiyor.
Barışta, hayırlı evlatlar olarak, yaşlanmış dedelerimizi ninelerimizi annemizi babamızı ve akrabalarımızı gömüyoruz. Bu durumu yaşamın değişmez gerçeği olarak görüyoruz. Oysa savaşta, babalar evlatlarını gömüyorlar. Savaşın savunulacak bir yanı yok. Savaş en kolayı işin. Zor olan barışı sağlamak. Zor olanı büyük liderler seçiyor. Büyük liderler barışın güvencesi oluyor. Büyük liderler, "Yurtta barış, Dünyada barış" diyor. Savaş ekonomisi emperyalist ülkelerin işine gelebilir. Ancak, çağdaş demokrasilerin, gelişmiş ekonomilerin, savaşla işi olmamalı.
İşin başı toplumsal barış ve dayanışma. Toplumsal barış olmayınca, inanın hiçbir gelişme olmaz. Olmadığını da görüyoruz. Bu ülkenin acilen yeni bir Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesine ihtiyacı var. İşine geldiğinde dillendirilecek, işine gelmediğinde unutulacak bir proje olmamalı, Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi.
Şimdi birazcık sesli düşünür gibi, düşünerek, aklıma gelenleri, geldiği gibi sıralamak istiyorum. Daha sonra Toplumsal Barış ve Dayanışma konusunu böyle bir köşe yazısı olmaktan çıkararak, bir projeye dönüştürme düşüncesi oluştu kafamda. Keşke, insanlar, özellikle siyasi partiler bu konuda kafa yorup, toplumun önüne Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi koyabilseler. Barış, insanı umutlandıran güzel bir sözcük. Yeni Manisa’da oluşturduğumuz ilk alanın adına Barış Alanı dedik. Barış ve dayanışmayı hep gündemimizin ilk sırasında tuttuk.
Kişi önce kendisiyle barışık olacak. Kendisiyle barışık olan insanların oluşturduğu bir ailede barış kolay sağlanır. Barış içinde yaşayan ailelerin oturduğu apartmanda, sitede ya da mahallede barış ve dayanışma sağlamak hiçte zor olmaz. Kendisiyle ve birbirleri ile barışık insanların oluşturduğu bir toplumda dayanışmayı güçlendirmek kolaylaşacaktır.
Toplumsal barış etnik köken ve inanç ayrılıklarını da sorun olmaktan çıkaracaktır. Ülkemizin temel sorunu bu. Toplumsal barış ve dayanışmayı güçlendiremediğimiz zaman ne demokrasimizi ne de ekonomimizi güçlendirebiliriz. Toplumsal Barış ve Dayanışmayı kuru bir kavram olmaktan çıkarıp içini doldurup, uygulanabilir bir projeye dönüştürebilirsek gelişmenin yolu açılmış olur... Bu ülkenin sorunu seçimle çözülmez. Erken seçim de bir çözüm getirmeyecek hatta yaşanılan sorunları biraz daha derinleştirecektir.
Herkesin birbirine kazık atmayı düşündüğü bir toplumda barış, kardeşlik ve dayanışma olmaz. Bunlar olmayınca da gelişme olmaz...
Barış kardeşlik ve dayanışmayı güçlendirmekten, birbirimizi sevmekten başka yolumuz yok.
Keşke birileri ortaya çıkıp, toplumun önüne Toplumsal Barış ve Dayanışma Projesi koysa, ne güzel olur değil mi?
Facebook Yorum
Yorum Yazın