Yeni bir yıla yeni umutlarla girmeye hazırlanıyoruz. Umutları körükleyen büyüten bir seçim yapılacak yeni yılda. Yeni yıl, seçim yılı olacak bir anlamda. Yeni yıl neler getirecek hep birlikte göreceğiz.
Cuma günleri bu köşede yazıyorum, aynı gün Radyo Hiraş'ta Manisa'da Yaşam Programını yapıyoruz Sayın Rıfat Uygur'la birlikte. Radyo Programını köşe yazısı ile başlatıyoruz. Bu yazım yeni yılla ilgili olduğu için Sayın Uygur'la elbet yeni yılı da konuşacağız bugün. Yazılarımda da, katıldığım programda da ne germek nede gerilmek istiyorum. Güler yüzlü yazılar ve güler yüzlü programlar yapmak istiyorum. Buna hepimizin ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Germek ve gerilmek istiyorsanız binlerce haklı neden bulabilirsiniz. Ancak gerilmek insanı huzursuz ediyor; Mücadele gücünü azaltıyor. Germeyin gerilmeyin. Yeterince gerildik zaten.
Yazılarımda bir gün geçmişin gizemine, bir gün günümüzün gerçeklerine, bir gün geleceğin düşünü kurmaya yöneliyorum. Geçmişe ve geleceğe ilişkin kurgular yapmaya çalışıyorum. Yazmayı seviyorum. Aslında sevdiğim yazmak değil. Sevdiğim paylaşmak. Yazarak düşüncelerimi paylaşabildiğim için yazıyorum. İnsanın okunduğunu düşündükçe yazma isteği artarmış. Benim de öyle oluyor.
“Yazacak konu bulmakta güçlük çekmiyor musun?” diye soruyorlar. Manisa’da yazacak konu bulmakta zorluk çekilir mi hiç. Nereye baksan karşına yazacak bir konu çıkıyor. Bazı konular var ki, her gün yazsanız olur. Örneğin çöp sorunu diyelim. 20 yıldır yazıyorum. Örneğin kent içi ulaşım ve otopark sorunu diyelim. Kentsel yenileme diyelim. Turizm diyelim. Eğitim diyelim. Bu konularda her gün yazı yazılabilir. Bu konuda yazdıklarımız öyle uzun anlaşılmaz da olmuyor. Manisa’nın Şahin Deresi ağzında bulunan çöplüğün, fitili ateşlenmiş patlamayı bekleyen bir bomba gibi durduğunu söylediğinizde, yalan diyen, sorun yok diyen birisi çıkabilir mi ortaya? Çöp, metan gazı üretiyor diyoruz. Her gün yangın çıkabilir diyoruz. Yangın çıkıyor. Hele bir yaz gelsin sıcaklar başlasın, çıkan yangınlar Spil dağını tehdit etmeye başlar yine. Çöplük bizim “alışılmış çaresizliğimiz” oldu. Sanırım 1994 yılıydı, İstanbul’da Hekimbaşı çöplüğü patlamış 45 yurttaşımız çöp yığınları altında can vermişti. Şahin Deresi Çöplüğü de bir gün patlayıp çevresindeki mahalleleri çöp yığınları altında bırakabilir. Şahin Deresi Çöplüğü de önlem alınmazsa yurttaşlarımıza mezar olabilir. İşte size bir konu. Her gün yazsanız olur. Kentimiz de yazılacak o kadar konu var ki, biz konu bulmakta zorlanmıyoruz. Hangisini yazacağımızı seçmekte zorlanıyoruz. Ülkemizin batısındaki Manisa’nın bazı mahallelerinde yaşayanların %17'si okuma yazma bilmiyor, diyerek yeni bir yazıya başlanabilir hemen. Bu mahallelerde okuma yazma seferberliği başlatılmalıdır diye öneri de getirilebilir.
İşimizin sadece yazmakla sınırlı olmadığını, yazdıklarımızın etkilerini de izlemek zorunda olduğumuzu da düşünüyorum. Manisa'nın turizme açılması sürekli olarak gündemde kalsın istediğim için, hemen hemen her yazımda, yaptığım her programda konuyu gündeme getiriyorum.
2015 yılı seçim yılı olacak. Hemen hergün politika konuşulacak. Biz Manisa'da genelden çok yereli düşünmeliyiz, yereli konuşmalıyız ve yereli yazmalıyız diye düşünüyorum. Yaşadığımız kentin sorunlarına çözümler üretilmesi süreçlerinin içinde olmalıyız. Yaşadığımız kenti korumalıyız. Elimizde olanların değerini bilelim. Ne başka bir Manisa var, nede başka bir Türkiye var.
Cuma günleri bu köşede yazıyorum, aynı gün Radyo Hiraş'ta Manisa'da Yaşam Programını yapıyoruz Sayın Rıfat Uygur'la birlikte. Radyo Programını köşe yazısı ile başlatıyoruz. Bu yazım yeni yılla ilgili olduğu için Sayın Uygur'la elbet yeni yılı da konuşacağız bugün. Yazılarımda da, katıldığım programda da ne germek nede gerilmek istiyorum. Güler yüzlü yazılar ve güler yüzlü programlar yapmak istiyorum. Buna hepimizin ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Germek ve gerilmek istiyorsanız binlerce haklı neden bulabilirsiniz. Ancak gerilmek insanı huzursuz ediyor; Mücadele gücünü azaltıyor. Germeyin gerilmeyin. Yeterince gerildik zaten.
Yazılarımda bir gün geçmişin gizemine, bir gün günümüzün gerçeklerine, bir gün geleceğin düşünü kurmaya yöneliyorum. Geçmişe ve geleceğe ilişkin kurgular yapmaya çalışıyorum. Yazmayı seviyorum. Aslında sevdiğim yazmak değil. Sevdiğim paylaşmak. Yazarak düşüncelerimi paylaşabildiğim için yazıyorum. İnsanın okunduğunu düşündükçe yazma isteği artarmış. Benim de öyle oluyor.
“Yazacak konu bulmakta güçlük çekmiyor musun?” diye soruyorlar. Manisa’da yazacak konu bulmakta zorluk çekilir mi hiç. Nereye baksan karşına yazacak bir konu çıkıyor. Bazı konular var ki, her gün yazsanız olur. Örneğin çöp sorunu diyelim. 20 yıldır yazıyorum. Örneğin kent içi ulaşım ve otopark sorunu diyelim. Kentsel yenileme diyelim. Turizm diyelim. Eğitim diyelim. Bu konularda her gün yazı yazılabilir. Bu konuda yazdıklarımız öyle uzun anlaşılmaz da olmuyor. Manisa’nın Şahin Deresi ağzında bulunan çöplüğün, fitili ateşlenmiş patlamayı bekleyen bir bomba gibi durduğunu söylediğinizde, yalan diyen, sorun yok diyen birisi çıkabilir mi ortaya? Çöp, metan gazı üretiyor diyoruz. Her gün yangın çıkabilir diyoruz. Yangın çıkıyor. Hele bir yaz gelsin sıcaklar başlasın, çıkan yangınlar Spil dağını tehdit etmeye başlar yine. Çöplük bizim “alışılmış çaresizliğimiz” oldu. Sanırım 1994 yılıydı, İstanbul’da Hekimbaşı çöplüğü patlamış 45 yurttaşımız çöp yığınları altında can vermişti. Şahin Deresi Çöplüğü de bir gün patlayıp çevresindeki mahalleleri çöp yığınları altında bırakabilir. Şahin Deresi Çöplüğü de önlem alınmazsa yurttaşlarımıza mezar olabilir. İşte size bir konu. Her gün yazsanız olur. Kentimiz de yazılacak o kadar konu var ki, biz konu bulmakta zorlanmıyoruz. Hangisini yazacağımızı seçmekte zorlanıyoruz. Ülkemizin batısındaki Manisa’nın bazı mahallelerinde yaşayanların %17'si okuma yazma bilmiyor, diyerek yeni bir yazıya başlanabilir hemen. Bu mahallelerde okuma yazma seferberliği başlatılmalıdır diye öneri de getirilebilir.
İşimizin sadece yazmakla sınırlı olmadığını, yazdıklarımızın etkilerini de izlemek zorunda olduğumuzu da düşünüyorum. Manisa'nın turizme açılması sürekli olarak gündemde kalsın istediğim için, hemen hemen her yazımda, yaptığım her programda konuyu gündeme getiriyorum.
2015 yılı seçim yılı olacak. Hemen hergün politika konuşulacak. Biz Manisa'da genelden çok yereli düşünmeliyiz, yereli konuşmalıyız ve yereli yazmalıyız diye düşünüyorum. Yaşadığımız kentin sorunlarına çözümler üretilmesi süreçlerinin içinde olmalıyız. Yaşadığımız kenti korumalıyız. Elimizde olanların değerini bilelim. Ne başka bir Manisa var, nede başka bir Türkiye var.
Facebook Yorum
Yorum Yazın