Bir önceki bahar gibi buruk bir bahar bu da… Pencerelerin ardından izliyoruz filize, tomurcuğa durmasını doğanın. Hafif bir rüzgâr taşıyor odamıza, baygın kokusunu çiçeklenen dalların. Böyle zamanlarda, zorunluluk nedeni ile aynı pencereden bakıyor olsak da yeni pencereler açmak lazım…
Ruhun pencereleri sayısızdır. Ne ile besleniyorsak ona dönüşüyoruz. Aynı müzikler, aynı düşünsel yollar, aynı sohbetler, aynı kalmamıza ve eskimemize yol açıyor. Elle tutulur, somut her şey bizlerin çok küçücük bir parçası, buzdağının görünen onda biri fiziksel kısmımız. Ruhumuz ise okyanus kadar engin, renkli. Yeter ki kapıyı açalım ona. Ruhumuzun, uzun süredir tutuklu kaldığımız o daracık odaların kapılarından, pencerelerinden sızıp bambaşka diyarlardan besleyici nektarlar toplaması ne kolay.
Çok sevdiğim bir söz var: “İnsan içinden yenilenmeyince, dışından eskir.” İşte bu bahar hep birlikte ve rağmen içimizden yenilenip Tanrıça Demeter ve kızı Persophone’nin kavuşmasını; BAHARI KUTLAYALIM.. Yenilenelim, eskimiş fikirleri, biriktirdiğimiz keşkeleri, -mışları, dilek şartları, ayağımızı taşlaştıran korkuları, mahalle baskısını, gereksiz yargıları, atalım gitsin. Yeni hedefler, yeni müzikler, yeni duygular, yeni fikirler ekelim içimize. Ruhumuzun dalları yüklü tomurcuklarla, enfes çiçeklerle donansın.
Baharın doğuşu mitosu harika bir mitostur. Daha önceleri de bahsettiğim gibi tüm mitoslar semboller taşır içlerinde. Açık kalplerle dinleyenlere içindeki anahtarı bırakır. Hep birlikte bakalım bu mitosa, kendi baharını başlatmak için, kimler ne pay alır kendine?
Güzel saçlı kraliçe Demeter, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin, çiftçilerin ve anneliğin Tanrıçasıdır. Tasvirlerinde bir elinde buğday başağı, diğer elinde ise meşale taşır. Roma mitolojisinde “Ceres” olarak adlandırılır. .Demeter ve Zeus’un kızı olan güzeller güzeli Persephone bir gün çiçek toplamaktadır. Yer altı Tanrısı Hades onu görür görmez aşık olur ve yer altına kaçırır. Demeter kısa bir süre sonra kızının yokluğunu fark eder ve elindeki meşale ile dokuz gün, dokuz gece her yerde aramasına rağmen bulamaz. Tanrıça Hekate, ona her şeyi gören güneş Tanrısı Helios’a danışmasını önerir. Tüm olanları görmüş olan Helios, Demeter’e kızını Hades’in kaçırdığını anlatır.
Yüreğine düşen derin acıyla tüm görevlerini ihmal eder. Toprak kuraklaşmaya başlar, büyük bir kıtlık baş gösterir. Eleusis’te kendisi adına yapılan tapınakta inzivaya çekilen Demeter kızı yanına gelene kadar hiçbir şey yapmayacağını söyler. İnsanlık zor durumdadır. Duruma müdahale etmek durumunda kalan Zeus, haberci Tanrı Hermes’i yer altına Hades’in yanına yollar. İnsanlığın iyiliği için Persephone’yi yeryüzüne yollamasını söyler. Hades bunu kabul etmek zorunda kalsa da son anda aklına bir fikir gelir. Yukarı gitmeden önce Persephone’ye nar ikram eder. Ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin yeryüzüne dönmesinin yasak olduğunu bilmeyen Persephone, birkaç nar tanesini yer ve Hermes ile birlikte yeryüzüne döner.
Demeter kızına kavuşmanın mutluluğu ile her yeri şenlendirir. Tüm yeryüzü yeşile, çayıra, çimene, bolluğa berekete bürünmüştür. Persephone yer altındaki her şeyi annesine anlatır, tabi yediği birkaç nar tanesini de. Kızının tekrar yer altına dönmesi gerektiğini anlayan Demeter’in içini derin bir acı kaplar. Zeus her iki tarafı da memnun edecek bir çözüm bulur nihayetinde. Persephone yılın altı ayını annesi Demeter’in yanında, altı ayını da yer altı Tanrısı Hades’in yanında ölüler ülkesinin kraliçesi olarak geçirecektir.
Her yıl, Demeter’in kızı ile kavuşması ile birlikte tüm doğa yeniden canlanır, çiçeklenir bereketlenir. Baharı ve yazı doyasıya yaşarız. Ayrıldıkları zaman her şeyin solduğu, kuruduğu kış mevsimleri olur. (*)
Bu mitosta başta da belirttiğimiz gibi açık kalplerle dinleyenler için birçok anahtarlar vardır. Bu kısacık yer nedeni ile her detayı anlatamayacağız. Ancak en önemlisi; doğa döngülerle ilerler. Her yıl yeniden filizlenebilmek için kendi içimizin derinliklerinde biraz zaman geçirip anlamak, ayıklamak ve kendi baharımızı filizlendirmek için yeniden doğmak gerekir… C.G. Jung’un da dediği gibi; Yeraltına yolculuk bir gençlik pınarına dönüşür ve bu aşikâr ölümden yeni bir bereket doğar.”
Emel Eva Tokuyan
(*)Homeros’un anlattığına göre Eleusis (kelime anlamı: yer altı-mutlu varış yeri’dir. Bu günkü Atina’nın yaklaşık 20 km batısında) Demeter ve kızı için yapılan sekiz büyük bayram vardı: Proerosia, Thesmophoria, Haloa, Khloaia, Mikra Mysteria Thargelia, Skira ve Makra Mysteria Bu törenlerin ortak yanı ise bolluk, bereket, evrendeki dişil ögenin ön plana çıkarılmasıydı. Bu törenlerin kutlama şeklini ve içeriğini merak edenler Azra Erhat-Mitoloji Sözlüğü’ne bakabilirler. Ayrıca Joseph Campell “Mitolojinin Gücü” ve “Kahramanın sonsuz Yolculuğu” da besleyici kaynaklardır.
Facebook Yorum
Yorum Yazın