Bazen yakınındakini görmek için yeterince uzağa gitmen gerekir. Bazen kendi içinden gelen sesini tam olarak anlayabilmek için bir yabancının sana anlatacaklarını dinlemen gerekir. Eğer arayışında samimi isen onu bulursun. Bilenler söylüyor sen neyi arıyorsan, o da seni aramakta. Cesaretin, korkularını avutmayı başarırsa çıkarsın yollara. Soru sormayı biliyorsan, cevapları duymayı da bilirsin. Burada hangi cevaplar var sana? Hangi yoldan kendine yakınlaşmadan dönmüş ki insan, ister bir adım, ister bin adım olsun sayısı değil “NİYE” si önemli adımların. Düş yollara… Düş, düşlerinin peşi sıra….
“Polonya’nın başkenti Krokov’da yaşayan Jekel’in oğlu Rabbi Eisik varmış. Çeşitli zorlukları atlatırken kalbindeki saflığı korumayı başarmış Rabbi Eisik bir gece bir düş görmüş. Düşünde Bohemya’nın başkenti Prag’a gidip, kralların şatosuna giden köprü altında gömülü hazineyi keşfetmesi söylenmiş. Ancak bu düşünün üzerinde durmak istemese de aynı şekilde üç kez aynı düşü görünce yola çıkmaya karar vermiş Eisik. Hazırlıklarını yapıp, yola çıkmış.
Bir zaman sonra, Prag’a varmış Rabbi Eisik. Şatonun ve köprünün gece-gündüz askerler tarafından sıkı bir şekilde korunduğunu görmüş. Düşünde gördüğü gibi köprünün altında bir kazı yapmaya cesaret edememiş. Ancak her sabah oraya gidip, gece geç saatlere kadar, şatoyu, köprüyü, askerleri inceleyerek zaman geçirmiş. En sonunda askerlerin kumandanın dikkatini çekmiş bir gün. Kumandan ona yaklaşarak sormuş: “Her gün burada görüyorum seni. Bir şeyini mi kaybettin? Birini mi bekliyorsun?” Rabbi Eisik kısaca gördüğü düşü anlatmış kumandana. Kumandan ona çok gülmüş “Ahh zavallı dostum. Onca yolu gördüğün bir düş yüzünden mi yürüdün? Mantıklı hangi insan bir düşün peşine düşüp evinden yurdundan bu kadar uzağa gelir? Ben mesela; düşlere inansaydım, senin yaptığın yolculuğun tam tersi yönde olanını yapmış olurdum. Ben de düşümde bir ses duydum. Ses bana Krakov da yaşayan Jekel’in oğlu Eisik’in evini bulmamı söyledi. Sesin dediğine göre Eisik’in evinde ocağın arkasındaki köşede gizli bir hazine varmış.. Düşünsene şimdi benim kalkıp bu sesi dinleyip yola çıktığımı, olacak iş mi?” diyerek kahkaha ile gülmüş.
Eisik, Kumandanı büyük bir dikkatle dinlemiş. Ardından mütevazı bir şekilde teşekkür ederek evine dönmek üzere yola çıkmış. Evine döndüğünde ocağın arkasını kazarak yoksulluğuna son verecek hazineyi çıkarmış. Bir kısmı ile de bir dua evi inşa ettirmiş.”
Kendin ile arandaki perdeyi kaldırmak için kazman gerekir. Özüne kavuşmadığın sürece neye sahip olursan ol, sefalet her yerdedir. Hazinene kavuşmadığın sürece o özlem bitmeyecek, o hep bir şey eksik duygusu, nerede olursan ol ait olamamak ve yabancılık… Ne verirsen ver, hazinenini paylaşmaktan yoksunsan verdiklerin ne? Çağrıya yanıt verip başarısızlık riskini, korkuyu ve bilinmez olasılıkları göze alarak yollara çıkan, varlığına ulaşan. Senin hazinen ne? Düş’ün ne söylüyor? Dinle….
Emel Eva Tokuyan
Çok güzel bir yazi
Çok güzel bir yazı Hocam yürekten teşekkürler.