“ALLAH BİR DAHA DARBE YAŞATMASIN”

Haber: Nezih VAROL

HİRAŞ Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Emin Uygur’un Radyo HİRAŞ için hazırlayıp sunduğu, program ortağı Manisa Birlik Başkanı Mustafa Pala’nın yorumlarıyla renk kattığı ‘Manisa’da Yaşam’ programı yeni yayın dönemine başladı. Uygur ve Pala yeni dönemin ilk buluşmasında son dönemde yaşanan ekonomik sıkıntıların nedeninden geçmişte yaşanan ihtilallerin bugüne yansımalarına, Manisa’da çekimleri süren ‘Siddah’ adlı film çalışmasından ‘Suriyeliler Meselesi’ ve ‘FETÖ’nün Siyasi Ayağı’na kadar bir çok konuyu ele alarak yorumladı. Programa başlamadan önce Mustafa Pala’ nın 8 Eylül’de çıkan Posta Manisa Gazetesi için yazdığı köşe yazısı okundu. Pala’ nın yazısının başlığı ise ‘Eylül Adın Kurtuluş Olsun’ oldu.

EYLÜL ADIN KURTULUŞ OLSUN

Eylül ayına yeni bir isim koymak gerekirse en yakışanı ‘Kurtuluş’ olur. Türk Kurtuluş Savaşı’nda Eylül ve Ege hep birlikte anılıyorlar. 30 Ağustos 1922 Zaferi kurtuluşun müjdecisi oldu. Ve 1 Eylül’de Uşak’ın kurutuluşu ile kurtuluşlar dizisi başladı. Kurtuluşlar Cumhuriyete giden yolu da açtı. 30 Ağustos-9 Eylül arası, bir değil onlarca destana konu olabilir. 1 Eylül Uşak, 2 Eylül Eskişehir. 3 Eylül Dursunbey, Ödemiş Eşme,  4 Eylül Tire Bayındır. 5 Eylül Nazilli Alaşehir. Bilecik, Gördes, Salihli. 6 Eylül Akhisar, 7 Eylül Aydın, 8 Eylül Manisa ve 9 Eylül İzmir kurtarılıyor. Ve 10 gün gibi kısa bir süre içinde, Ulusal Kurtuluş Destanı yazılıyor. Manisa'nın Kurtuluşu deyince 8 Eylül 1922'de Mustafa Kemal'in askerlerinin Manisa'yı kurtarması ve Spil Dağı`na sığınan Manisalı hemşerilerimin Manisa'ya dönmesi canlanıyor gözlerimin önünde. İşgali araştırırsanız, sonradan Hüsnüyadis adını alacak olan Manisa Mutasarrafı (valisi) Giritli Hüsnü adıyla karşılaşırsınız. Halkın direnişini kıran, düşmanı törenle karşılayan hain Hüsnüyadis. Hüsnüyadis'i yazamazdım kurtuluş gününde. Manisa bir avuç Yunanlı tarafından yakılırken karşı çıkmayanları yazamazdım. Yunana karşı direnmek isteyen Parti Pehlivan'a  destek olmak şöyle dursun, engel olanları  yazamazdım. Bu hain Hüsnüyadis var ya, bu  Manisa'yı düşmana bir kurşun bile attırmadan teslim eden Hüsnüyadis, araştırdıkça, okudukça öfkemi  kabarttıkça, keşke yeni Hüsnüyadis'ler olmasa diyebiliyorum sadece. Keşke yeni Hüsnüyadisler olmasa... Müftü Alim Efendi adını ve anısını yaşatmak için hep birlikte çalışmalıyız. Parti Pehlivan için de yapılmalı aynı çalışmalar. Anıtlarını yapabiliriz. Caddelere, parklara ya da büyük binalara adlarını verebiliriz.  Kurtuluş haftasında düzenlenen etkinliklerde anabiliriz bu kahramanlarımızı. Mustafa Kemal'in kahraman askerleri, 8 Eylül'de Manisa'yı, 9 Eylül'de İzmir'i kurtardılar. İzmir'in kurtarılmasıyla, Cumhuriyetin yolu açılmış oldu. Onun için, Atatürk ve Kuvayi Milliye Anıtı’nın bulunduğu noktaya önerdiğimiz dört kapıdan ilki olarak Cumhuriyet Kapısı adını vermiştik ancak kimsenin bu adı kullandığı yok.  Bir kez daha tekrarlıyorum, Cumhuriyet  Kapısı adı öne çıkarılmalı ve kullanılmalı. Cumhuriyet Kapısı kentimizin dört kapısından ilk yapılanıdır. Fatih Kapısı, Bereket Kapısı ve Uygarlık Kapıları da yapıldığında, kentimizin tarihi kimliği daha çarpıcı biçimde çıkacaktır ortaya. Manisa'ya Dört Kapı önerimizi uygun ortamlarda paylaşmayı sürdürmeliyiz. Bu kent bizim kentimiz, dün kurtaranları da bugün güzelleştirenleri de unutmayız. Unutmayacaklarımız arasında Müftü Alim Efendi, Parti Pehlivan, Gördesli Şehit Makbule gibi kahramanlarımız mutlaka olmalı. Kahramanlarımızın adları ve anıları bu güzel kentte yaşatılmalı...

SİDDAH

Mustafa Pala yazısının okunmasının ardından Manisa’da çekimleri süren ‘Siddah’ adlı film çalışmaları hakkında da bilgi verdi. Pala şunları söyledi: “Tamamı Manisa’da Manisalı oyuncularla çekilen ‘Büyünün Laneti Merid’ Funda Tırpan’ın ilk filmi. Ancak filmin adı daha sonra ‘Siddah’ olarak değiştirildi. Funda Tırpan umut veren, filminin ikincisini üçüncüsünü çekmeyi planlayan genç bir yönetmen. Filmin senaryosunu kendisi yazmış, Manisalı gençlerle birlikte kendisi de oynuyor. Dilerim filmi ilgi görür. Ben ilgi göreceğini ve devamının geleceğini düşünenlerdenim. Manisalılar olarak aidiyet duygusuyla dayanışma yaparak kentimizde yeni filmlerin çekilmesinin yolunu açmalıyız. Ben Mustafa Pala olarak elimden geleni yapıyorum. ‘Manisa Tarzanı’ filminin yapılmasını sağladım, Osmaniye’de çekimi planlanan ‘Adem’in Trenleri’ filminin Manisa’da çekilmesini sağladım. ‘Siddah’ filminin OBASYA’da çekilmesini sağlardım, eğer filmin ikincisi çekilecek olursa OBASYA’da çekilmesi için gereken desteği veririm. Siddah, cinler tarafından lanetlenen dört gencin hikayesini konu ediyor. Funda Tırpan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmin oyuncu kadrosunda Gizem Portakal, Beyza Şahin, Batın Tümen gibi isimler yer alıyor. Evet, uzun söze gerek yok. ‘Siddah’ yakında sinemalarda”.

“2020 YILINDA NORMALE DÖNERİZ”

Mustafa Pala’nın konuşmasının ardından, “Manisa’da bir bayanın çıkıp oyuncularını da Manisa’dan seçip film çekmesi çok değerli bir çaba, kendisine gişede de başarılar dilerim, hem ilk filmi, hem bundan sonra çekeceği ikinci filmi şimdiden hayırlı olsun” diyerek sözlerine başlayan program yapımcısı Rıfat Emin Uygur, ilk olarak ülke ve Manisa ekonomisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Uygur, şunları söyledi: “Büyük bir ekonomik sıkıntı yaşadık, ancak faizlerin düşmesiyle bu sıkıntılı süreç yavaş yavaş düzlüğe çıkıyor. İnşaat sektörü hareketlendi, insanlar ev almaya başladı. 2020 yılında her şeyin düzeleceğini ve normale döneceğimizi düşünüyorum. Şu bir gerçek ki ekonomi her alanda istikrar gerektiriyor. İnsanlar yarın ne olacağını bilmek istiyor. Hükümet bugüne kadar hep istikrar söylemi ile geldi. Bu istikrarı kimsenin bozma hakkı yok. Cumhurbaşkanı bence bir temizlik yapmalı. İstikrar, güven ve huzur için iktidara gelmiş ve bunlar için iktidarda bu kadar uzun süre kalmış bir siyasi parti kendini düzeltmeli. Gözle görünür bir dejenerasyon var. Erdoğan’ın etrafında iki, üç kat duvar örülmüş, kendisine ulaşılamıyor. Diğer yanda iki önemli konu var ki mutlaka çözüm gerektiriyor; 1-Suriyeliler Meselesi, 2-FETÖ’nün Siyasi Ayağı. Bu her iki sorun da Türk toplumunu, vatandaşları rahatsız ediyor”.

“80 İHTİLALİNİ YAPANLARI KINIYORUM”

12 Eylül 1980 ihtilalinin yıldönümü nedeniyle de düşüncelerini ifade eden Rıfat Emin Uygur şu değerlendirmede bulundu: “80 ihtilalini yaptıranları ve yapanları kınıyorum. Bu tür ihtilaller geri kalmış ülkelerde yaşanan olaylardır, gelişme iddiasında olan ülkelere asla yakışmıyor. Türkiye’de ihtilal ve benzer olayların bir daha yaşanmayacağına inanıyorum, çünkü Türk milleti bu duruma düşmekten yeterince ders almıştır diye düşünüyorum. İçimizdeki hastalıkları temizlemeliyiz, bunun yolu da birlik ve beraberlikten geçer. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz ki dış güçlere, bize oynadıkları oyunlara karşı durabilelim”.

“ATATÜRK BİR DÜNYA LİDERİ”

Atatürk’ün bir dünya lideri olduğunu ve O’nun her geçen gün daha iyi anlaşıldığını da ifade eden Rıfat Emin Uygur şunları söyledi: “Ülkemizin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünyada 32 ülkede heykeli, cadde, meydan ve parklara verilmiş ismi bulunuyor. Böyle bir lider örneği yok. Herhalde ‘Dünya Lideri’ böyle olunuyor. Eğer bir dünya lideri varsa O da Atatürk’ten başkası değildir. Her kıtadan, her kültürden, her ekonomik yapıdan tam 32 farklı ülkede bir insanın heykelinin bulunması, cadde ve meydanlarda adının yaşatılması nasıl bir sevgidir, değer vermedir? Böyle bir lidere sahip olduğumuz için çok şanslıyız”.

Gündeme dair ne varsa konuşulan bir ‘Manisa’da Yaşam’ programı daha Rıfat Emin Uygur’un birlik ve beraberlik mesajıyla son buldu. Uygur, “Bu bayrak bu memlekette dalgalandığı sürece biz doğruları konuşmaya devam edeceğiz, hayırlı Cumalar diliyorum” dedi.