© Manisa İnternet Haber 2019

İLK KADIN MÜHENDİSİMİZ SABİHA HANIM

Türkiye’de ilk olmak ve bir de üzerine bu ilki gerçekleştiren bir kadın olmak elbette çok zor. Ancak her değişim küçük bir adımla başlıyor. O ilk adım tüm kadınları cesaretlendiriyor ve adeta tarihte önemli bir dönüm noktası oluyor. Türkiye tarihinde oldukça önemli bir yere sahip kadınlardan biri de ilk kadın mühendisimiz ve Anıtkabir’in başmühendisi Sabiha Rıfat Gürayman…

Babası subay olan Sabiha Rıfat Gürayman, ilköğretimi Beşiktaş Esma Sultan İlkokulu’nda tamamladı. Ardından 1925 yılında Nişantaşı Kız Ortaokulu’nu bitirdi ve 1927’ye kadar İstanbul Kız Lisesi’ne devam etti.
Eğitim gördüğü dönemde Atatürk kız çocuklarını eğitime teşvik ediyordu. İsteklerinden biri de kadınların da inşaat mühendisliği eğitimi almasıydı.Bir arkadaşının ve matematik öğretmeninin teşvik etmesiyle o yıl ilk kez kız öğrenci alacak olan Yüksek Mühendis Mektebi’ne (İTÜ) başvurdu .Mühendislik eğitimi gören Gürayman, 1933 yılında eğitimini tamamladı. Ancak eğitim süresi boyunca çok fazla psikolojik baskıya maruz kaldı.
Sabiha Sıfat Gürayman ile birlikte o yıl mühendislik eğitimi alan başka bir kadın öğrenci daha vardı. O da Melek Erbul. Başvuru sırasında da birçok kişi yapamayacağını, kadından mühendis olmayacağını söylese de o pes etmedi. Eğitimini başarılı bir şekilde tamamladı.

Eğitim hayatı boyunca yalnızca mühendislikle ilgilenmedi. Bir yandan voleybol oynuyordu. Erkeklerle aynı takımda yer alan ve oldukça başarılı olan Sabiha Gürayman, Fenerbahçe voleybol takımına katılarak Türkiye’nin ilk kadın voleybolcusu oldu.Onun cesareti anlatmakla bitmiyor çünkü hem tüm zorluklara göğüs gerip hem de başarılı olabilen çok güçlü bir kadın. Voleyboldaki başarısını da bu şekilde taçlandıran Gürayman 1929’da İstanbul şampiyonu olan Fenerbahçe takımının kaptanıydı.

1933 yılında sınıf arkadaşı Melek Erbul ile diplomalarını alıp birer mühendis oldular. Erbul “Şimdi ne yapacağız?” sorusuna “Hiç. Herkes gibi, onlar ne yaparsa biz de onu yapacağız.” şeklinde cevap verdi .Çünkü erkeklerle arasında bir fark olmadığını biliyordu, en az onlar kadar hatta onlardan daha başarılı olabilirdi. Öyle de oldu. O yıl Ankara Bayındırlık Baş Mühendisliği’ne atandı.
Burada başlarda çok zorlandı, kimse başmühendisin bir kadın olduğuna inanamıyordu. “Önceleri pek kolay olmuyordu tabi. Odaya giren mühendisi soruyor ve çıkıyordu. Sonra alıştılar, sevdiler de.” diyor Gürayman o dönem için.

Yüksek Mühendis Mektebi’nin en iyi mezunlarını şehir dışındaki projelere göndermesiyle Ankara’da bir köprü yapımında yer aldı. Ancak yine ön yargılar peşini bırakmıyordu. “Dağ başında, şantiyede kadının ne işi var!”
Elbette bu tepkiler Gürayman’ı yıldırmadı, kendini bir şekilde kabul ettirdi ve köprü yapımında görev aldı. İlk günden şantiye yaşamına alıştı, yağmur çamur demeden diğer meslektaşları gibi çalışıyordu.Herkese kendini sevdiren, işi bırakmak isteyen işçileri pek çok kez geri döndüren ve binbir emekle köprüyü tamamlayan Sabiha Gürayman’ın çalışmalarını takdir eden Beypazarı Köyü halkı köprünün ismini “Kız Köprüsü” diye anmaya başladılar .Başarıyla tamamlanan köprü Gürayman’ın adının daha çok duyulmasına neden oldu. Ankara’dan döndüğünde İmar İşleri Reisliği emrine atandı. Bu süreçte birçok okul, hastane, hükümet konağı, halkevi, köprü ve bina yapımında görev aldı.
1939 yılında Remzi Gürayman ile evlendi. 1941’de Kontrol Şefliği ve TBMM inşaatlarının kontrol şefliğini yaptı. Hayatının en gurur duyduğu görevine ise 35 yaşında atandı.
Şimdi mühendis olmasını, eğitim almasını sağlayan Ata’ya teşekkür zamanıydı. 35 yaşında Anıtkabir İnşaatı Başmühendisi oldu. Bu görevi tam 10 yıl sürdürdü.Anıtkabir’de hem bir kadın mühendisin yer alması hem de başmühendis olması tüm dünyaya da örnek olmuştu. Anıtkabir inşaatı sırasında ziyarette bulunan Yunanistan Başbakanı Venizelos’un sözleri ise gurur vericiydi.
Sabiha Gürayman’nın elini sıkan Venizelos: “Hayatımda ilk defa büyük bir işin başında bir kadın görüyorum. ''Sizi gerçekten tebrik ederim.”

Atatürk Anıtkabir’e nakledildikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı, Teknik Müşavirlik kadrosuna getirildi. Bu görevden ise 1963 yılında kendi isteğiyle emekli olarak ayrıldı.Eşi Remzi Gürayman’ı 1993’te kaybetti ve ardından İzmir’e yerleşti. 4 Ocak 2003’te 93 yaşında, ardında pek çok başarı bırakarak hayata veda etti.

Çocuğu olmayan Gürayman, meslek hayatı boyunca elde ettiği tüm varlığını İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı’na ve Fevzi Akkaya Temel Eğitim Vakfı’na bağışladı.Ömrü boyunca vakıflar aracılığıyla birçok şehit çocuğunun eğitimine katkıda bulundu. Kendi de asker çocuğu olduğu için bu konuda oldukça hassastı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER