Türkiye’de iç savaş çıksın, Türkiye bölünsün diye hayal kuranlar, planlar yapanlar var. Düşmanlarımızın bu hayallerini kursaklarında bırakabilmek için, her zamankinden daha çok birlik ve bütünlük içinde olmamız gerekiyor.
Gün ayrıldığımız noktaları öne çıkarma günü değil, gün birleştiğimiz noktaları öne çıkarma, birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirme ve ülkemizi savunma günüdür.
15 Temmuz’da yapılan kalkışmasının amacı da, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan suikast girişiminin amacı da aynıdır. Ülke iç savaşa sürüklenmek isteniyor…
Bizi ayrıştıran ne varsa uzak duracağız. Bizi birleştiren ortak değerlerimizi öne çıkaracağız.
Bayramlar bizi birleştiren ortak değerlerimizdir. O nedenle tüm bayramlarımız gibi 30 Ağustos Zafer Bayramına da önemine yaraşır bir özenle sahip çıkmalı ve kutlamalıyız.
30 Ağustos Zafer Bayramı, 1922 yılında, 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırılan önemli zaferin adını ve anısını yaşatmak için konulan ve kutlanan önemli bir bayramdır.
30 Ağustos 1922’de tarihe altın harflerle yazılan büyük zaferin ardından, Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” komutunu verir. Ordularımız işgal edilen köyleri kasabaları kurtara kurtara Ege’ye yönelir. 8 Eylül’de Manisa, 9 Eylül’de İzmir kurtarılır. Cumhuriyete giden yol açılır. Ve Türkiye Cumhuriyeti kurulur.
Biz, ne 30 Ağustos’u, ne 8 Eylül’ü, ne 9 Eylül’ü ne tüm bayramlarımızı ne de Ata’mızı unuturuz. Biz, ancak Atamızın gösterdiği bilimin aydınlattığı, çağdaş uygarlık yolunda ilerleyerek esenliğe ulaşabileceğimizi biliyoruz.
Gün, Atatürk’ü anma ve anlama, ilkelerine dört elle sarılma günüdür. Gün, yurtta barış, dünyada barış için çalışma günüdür. Gün, köylerimizi kentlerimizi caddelerimizi bayrağımızla süsleme günüdür. Gün ülkemize ve cumhuriyetimize, demokrasiye sahip çıkma günüdür.
Ulusal kurtuluş savaşımızı, milli bayramlarımızı ve kentlerimizin kurtuluş günlerini giderek artan bir coşkuyla kutluyorsak, şehitlerimizi sevgiyle minnetle rahmetle anıyorsak, Atatürk’ü yüreğimizden ve dilimizden hiç düşürmüyorsak, bu bizim milli duygularımızın büyüklüğünden, şehit kanlarıyla sulanan bu vatanı ve devletimizi milletimizi birliğimizi ve bağımsızlığımızı simgeleyen bayrağımıza olan saygımızdan ve ölesiye sevmemizdendir.
Kara bulutlar kaplamış gökyüzünü, kırılmış kolumuz kanadımız. Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış. İhanet çöreklenmiş ülkemin üstüne, kara bir yılan gibi. Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz. Umutsuzluk kol gezerken ülkemizde, Mustafa Kemal diye bir güneş doğmuş. Işımış her yan. Olmaz oldurulmuş, yıkılan bir imparatorluğun küllerinden yeni bir cumhuriyet kurulmuş. Umutsuzluğa yer yok. Çare uzağımızda değil. Çare Atatürk gibi düşünüp, Atatürk gibi yapmaktır. Atatürk’ün yolunda giderek, yeniden bir destan yazabiliriz.
Bu vatan kolay kazanılmadı.
Bu cumhuriyet kolay kurulmadı.
Kıymetini bilelim.
Bayramlar birliğimizin bütünlüğümüzün güç kaynaklarıdır. Bayramlarımızı önemine yaraşır bir özenle kutlayalım.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun…
Gün ayrıldığımız noktaları öne çıkarma günü değil, gün birleştiğimiz noktaları öne çıkarma, birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirme ve ülkemizi savunma günüdür.
15 Temmuz’da yapılan kalkışmasının amacı da, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan suikast girişiminin amacı da aynıdır. Ülke iç savaşa sürüklenmek isteniyor…
Bizi ayrıştıran ne varsa uzak duracağız. Bizi birleştiren ortak değerlerimizi öne çıkaracağız.
Bayramlar bizi birleştiren ortak değerlerimizdir. O nedenle tüm bayramlarımız gibi 30 Ağustos Zafer Bayramına da önemine yaraşır bir özenle sahip çıkmalı ve kutlamalıyız.
30 Ağustos Zafer Bayramı, 1922 yılında, 26 Ağustos'ta başlayıp, 30 Ağustos'ta Dumlupınar'da Mustafa Kemal'in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak adlandırılan önemli zaferin adını ve anısını yaşatmak için konulan ve kutlanan önemli bir bayramdır.
30 Ağustos 1922’de tarihe altın harflerle yazılan büyük zaferin ardından, Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” komutunu verir. Ordularımız işgal edilen köyleri kasabaları kurtara kurtara Ege’ye yönelir. 8 Eylül’de Manisa, 9 Eylül’de İzmir kurtarılır. Cumhuriyete giden yol açılır. Ve Türkiye Cumhuriyeti kurulur.
Biz, ne 30 Ağustos’u, ne 8 Eylül’ü, ne 9 Eylül’ü ne tüm bayramlarımızı ne de Ata’mızı unuturuz. Biz, ancak Atamızın gösterdiği bilimin aydınlattığı, çağdaş uygarlık yolunda ilerleyerek esenliğe ulaşabileceğimizi biliyoruz.
Gün, Atatürk’ü anma ve anlama, ilkelerine dört elle sarılma günüdür. Gün, yurtta barış, dünyada barış için çalışma günüdür. Gün, köylerimizi kentlerimizi caddelerimizi bayrağımızla süsleme günüdür. Gün ülkemize ve cumhuriyetimize, demokrasiye sahip çıkma günüdür.
Ulusal kurtuluş savaşımızı, milli bayramlarımızı ve kentlerimizin kurtuluş günlerini giderek artan bir coşkuyla kutluyorsak, şehitlerimizi sevgiyle minnetle rahmetle anıyorsak, Atatürk’ü yüreğimizden ve dilimizden hiç düşürmüyorsak, bu bizim milli duygularımızın büyüklüğünden, şehit kanlarıyla sulanan bu vatanı ve devletimizi milletimizi birliğimizi ve bağımsızlığımızı simgeleyen bayrağımıza olan saygımızdan ve ölesiye sevmemizdendir.
Kara bulutlar kaplamış gökyüzünü, kırılmış kolumuz kanadımız. Silahlarımız alınmış ellerimizden
Ordularımız dağıtılmış. İhanet çöreklenmiş ülkemin üstüne, kara bir yılan gibi. Kenetlenmiş çenelerimiz suskunuz. Umutsuzluk kol gezerken ülkemizde, Mustafa Kemal diye bir güneş doğmuş. Işımış her yan. Olmaz oldurulmuş, yıkılan bir imparatorluğun küllerinden yeni bir cumhuriyet kurulmuş. Umutsuzluğa yer yok. Çare uzağımızda değil. Çare Atatürk gibi düşünüp, Atatürk gibi yapmaktır. Atatürk’ün yolunda giderek, yeniden bir destan yazabiliriz.
Bu vatan kolay kazanılmadı.
Bu cumhuriyet kolay kurulmadı.
Kıymetini bilelim.
Bayramlar birliğimizin bütünlüğümüzün güç kaynaklarıdır. Bayramlarımızı önemine yaraşır bir özenle kutlayalım.
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun…
Facebook Yorum
Yorum Yazın