İnsan insanlardan uzaklaşınca kendi içine dönüp garipleşiyor. Bugün dalıp dalıp gidiyorum nedense, fazla duygusal, fazla alıngan oldum. Aynaya bakıp gülümsedim, kendimi zorladım ama olmuyor. Durumum yazdığım yazıya yansıyacak mutlaka çünkü ben yazarken beynimi kullandığım kadar yüreğimin sesine de kulak veriyorum.
Bugün bizim kuşağı yazacağım. Cuma günü Radyo Hiraş’ta Manisa’da Yaşam Programında bu yazım Sevgili Hale Taştekin tarafından okunacak. Hale yine “Uzun yazmışsın Mustafa Bey” diyecek. ‘Ne yapayım Hale hanım kızım kısa yazmak usta işidir. Yazı yazmada o kadar usta değilim ki’ diyeceğim. Gerçekten öyle bazen kısa yazmak çok zor oluyor. Dolup taşıyorsanız nasıl kısa yazacaksınız ki?
Evet, esas konuya dönelim şimdi. Gelelim bizim kuşağa.
75 yaşındayım 50 yaşında olanlar da dahil bizim kuşak çok farklı bir kuşak. Hepimiz yokluklar içinde yetiştik. Yaralı yanık bir kuşağız biz. Çoğumuz devlet tarafından okutulmuşuz. Bu nedenle kendimizi devlete ve millete karşı borçlu hissederek usanmadan yorulmadan sürekli çalışırız. Adeta deli taylar gibi ideallerimizin peşinde koşup duruyoruz. Yaş alırız yaşlanmayız. Çünkü devlete millete ödenecek borcumuz var bizim. Sizi bilmem ama ben böyle düşünüyorum. Devlete ve topluma karşı borçluluk duygusundan hiç kurtulamıyorum.
Hiçbirimizin altına hazır bez bağlanmadı. Doktor nedir bilmedik. Kendi yaptıklarımızın dışında oyuncaklarımız da olmadı bizim. Şeker çuvalından analarımızın diktiği uzun paçalı donlar giydik. Eti kurbandan kurbana gördük. Tarhana çorbasıyla büyüdük. İlkokulu neredeyse aynı önlükle bitirdik. Okulu bitirenlerin önlüklerini ölen yaşıtlarımızın giysilerini giydik. Pantolonlarımızın kumaşı yamalardan görünmez olur ağırlaştıkça ağırlaşırdı. Genellikle takunya giyerdik. Lastik pabuç bulunca sevinirdik.
Şimdi resim çekilmeye ana karnından başlanıyor ya, bizim hiç çocukluk resmimiz olmadı. Bizim çocukluğumuzda doğum fotoğrafçıları yoktu. Kreş, dershane, özel okul, kurs ne duyduk ne gördük. Çoğumuzun anası babası okuma yazma bilmiyordu. Ancak biz bulduğumuz her kitabı okuyorduk.
Tüm olumsuzluklara karşın çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş profesörler alınmasınlar bu bir genelleme değil ama bazı profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan tuhaf bir nesiliz biz.
En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtan bir kuşağız biz. Gözaltına alınanlarımız işkence görenlerimiz hapis yatanlarımız hatta asılanlarımız oldu bizim.
En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış kişileriz. Açlığı susuzluğu bilen yine de mutlu olmayı beceren, kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyen, dışarıya derdini değil bilgisini taşıyan ve paylaşan dirençli insanlarız
Ortak sorunları ortaklaşa çalışarak aşmayı beceren, örgütlenme yeteneği olan, konularımızda deneyimli bir nesiliz dedim ya, benim kooperatifçiliği seçişim 45 yıldır kooperatifçilik yapışım da bundan zaten.
Ne yaptıysak yoluyla yordamıyla kendimize yakışanı yaptık. Bize iyi bakın, bizim nesil tükenmek üzere. Birer birer ayrılıyoruz aranızdan.
Biz elindeki son lokmayı paylaşmayı da, vefayı da biliriz. Bizim kuşağın yaşarken öğrendiğimiz bilgiler ve çalışırken edindiğimiz deneyim en büyük hazinemizdir. Bizim için müzelik derseniz darılmayız, çünkü öyleyiz.
1945 ile 1970 yılları arasında doğmuş, yaşayan baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini iyi bilin bugün varız yarın yokuz. Evlerimize kapandık, covid 19 illetinden uzak durmaya korunmaya çalışıyoruz. Aşı ne zaman gelecek ne zaman bize aşı yapılacak diye gözümüzü haberlerden ayırmıyoruz.
Bizi dinleyin bizimle konuşun, bizden geçmişi öğrenmeye çalışın. Dilimiz döndüğünce aklımız yettiğince anlatalım size. Sonra arasanız da bulamazsınız bizi. Biz yakın tarihin son canlı kaynak kişileriyiz, bizim içimizde her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitabı gibi olanlar var.
Bizim kuşak farklı kuşak dedim ya, gerçekten öyle. Bizim kuşak çalışkan kuşak. Bizim kuşak özverili kuşak. Devlet için toplum için yaptıklarından karşılık beklemeyen insanlarız hepimiz. Bizim beklentimiz ilgi ve sevgi sadece.
Biz çalışmaya devam ediyoruz. Bakın bu hafta neler yaptım:
Bu hafta, AB ülkelerinden de konuşmacıların katıldığı Ankara’da Tarım Orman Bakanlığı yapısı içindeki (UKA) Ulusal Kırsal Ağ’ın AB temsilciliği ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte düzenlediği internet üzerinden yapılan ve üç gün süren toplantıya katıldım. İyi uygulama örneği seçilen Obasya Kırsal Turizm Yapılanmamızı anlattım. Düzenlenen sergide Obasya’da yer aldı. Bu sergide de benimle yapılmış bir söyleşi sürekli dönüyordu. Çok yararlı bir toplantı oldu. Önceden de UKA toplantılarına çalıştaylarına gezilerine katılmıştım zaten. Dostlarla uzaktan da olsa selamlaştık.
Yarının suyunu bugünden tüketmeyelim. Suyumuzu tasarruflu kullanalım çağrımızı daha geniş kesimlere ulaştırmak için açtığımız “Su Yoksa Gelecek yok” adlı facebook sayfamız kısa sürede 35 bin kişiye ulaştı. Çok güzel dönüşler aldık. Çok su isteyen çim ekmeyelim, çim yerine az su isteyen çalı ve ağaç türleri dikelim. Manisa’yı çim ekerek değil ağaç dikerek yeşil Manisa yapalım çağrımıza olumlu yanıt veren desteklediğini belirten ve bu yönde çalışmalar başlatıp açıklamalar yapan MASKİ Genel Müdürümüze, Büyükşehir Belediyemizin ilgili birimlerinin yöneticilerine, ilçelerimizden arayan belediye başkanlarımıza, Ankara’dan arayan milletvekili ve siyasi parti yöneticilerine yürekten teşekkür ediyor, suya sahip çıkmalarını diliyorum.
Obasya Turizm Geliştirme Kooperatifinin sahipliğinde genç deneyimli ve gönüllü bir ekiple hazırlanan Obasya Ekolojik Yaşam Merkezi Projemiz Zafer Kalkınma Ajansından hibe desteği almaya hak kazandı. Hemen çalışmalara başladık. Manisa’ya yeni bir cazibe merkezi kazandıracak olmanın coşkusunu arkadaşlarımızla birlikte yaşıyoruz. Obasya adıyla birlikte Yunusemre, Manisa, Ege Bölgemiz ve tüm ülkemiz anılsın istiyoruz. Obasya adı duyuldukça mutlu oluyoruz.
76’ya merdiven dayadık ama ideallerimize ulaşmak için deli taylar gibi koşuşturmaya düşünmeye projeler üretmeye ve uygulamaya, çevreye birlikte iş görme alışkanlığı edindirmeye ortak sorunları ortaklaşa çözmek için kooperatifler kurmaya görev ve sorumluluk yüklenmeye devam ediyoruz.
Bizim kuşak çalışkan bir kuşak. Allah bize ömür ve sağlık versin biz de çalışmaya devam edelim.
Harika yazı teşekkürler