Katı Atıkların Yeniden Kazanımı konusu yıllardır gündemimde. Çöp Deyip Geçme isimli kitabım yaklaşık 12 yıl önce 2004 yılının Ekim ayında basılmıştı. Hızla tükenince hemen ikinci basımını yapmıştık. Şimdi elimde sadece bir adet kaldı.
Yıllardır "Manisa vahşi çöp toplama ve depolama ayıbından kurtarılmalı" dedim durdum. Bu dileğim nihayet gerçekleşiyor. Manisa Katı Atık Bertaraf Tesisine kavuşuyor. Ben olsam bertaraf tesisi demez "KATI ATIKLARIN YENİDEN KAZANIM TESİSİ" derdim. Amaçlanan ve yapılan çöpün bertaraf edilmesi değil, yeniden kazanılmasıdır. Çağımız her anlamda yeniden kazanım çağıdır.
Çöp Deyip Geçme kitabını, eş dost tanıdık tanımadık ayrımı yapmadan dağıttık. Kitap verdiğim dostlarımdan teşekkür edenler, hatta bunu yazılı olarak yapanlar oldu. Görüşlerini yazı ile ileten dostlarımın birisi de 29 Şubat 2016 tarihinde yitirdiğimiz M. Ertuğrul Dayıoğlu’ydu. Sayın Dayıoğlu’nun çevre konularına duyarlı yaklaştığını, sorunlara kolay uygulanabilir, pratik çözümler önerdiğini yakından biliyorum. Dayıoğlu'nun kitabımla ilgili yazısını, kitabın ikinci baskısına eklediğim yazının bazı bölümlerini de burada paylaşmak istiyorum.
Dayıoğlu “Değerli kardeşim Mustafa Pala’nın (Çöp Deyip Geçme) kitabını bir çırpıda okudum.” diye başlamış yazısına. “Pala kitabını konuşur gibi yazmış” diyor. O nedenle kolay okunduğunu söylüyor. Dayıoğlu, yazdıkları ile benim unuttuklarımı bana anımsatmış oldu. “Pala’nın, çöp konusuna ilgi duyduğunu, daha öncede yazılar yazıp, yerel televizyonda programlar yaptığını yakından biliyorum. Kendisi ile çöp konusunu en çok konuşanlardanım. Bir gün bana, Manisa Çöplüğü’nün üzerindeki gezinen ineklerin ve keçilerin fotoğraflarını getirmişti. İnekler, plastik torbaların içine konulan, meyve ve sebze atıklarını torbaları ile birlikte yiyorlardı. Hatta veteriner olan oğlum Kutlu Dayıoğlu, müdahale ettikleri bir ineğin karnından bir el arabasına yakın çöp çıktığını anlatmıştı. Ağır metaller içeren çöpler, piller dahil her türlü atığın düzensiz biçimde atıldığı vahşi çöplükten karnını doyuran inekleri ve o ineklerin sütünü içen insanları düşününce, artan hastalıklara şaşmamak gerekiyor.” Sevgili Ağabeyim Dayıoğlu kitabımla ilgili düşüncelerini uzun uzun yazmış.”Pala’nın kitabında anlattığı Ümraniye çöplüğünün Manisa Çöplüğü’nden farkının olmadığını bir kez daha gördüm. Manisa Çöplüğü’de Ümraniye çöplüğü gibi bir gün patlayabilir. Allah korusun, çevresindeki gecekondular ve içindeki insanlar çöp yığınları altında can verebilir. Ben de, bu konuyu yıllardır dile getiriyorum. Hem konuşuyor, hem de yazıyorum. Çöp Deyip Geçme kitabını okurken, yazdıklarım ve söylediklerim geçti gözlerimin önünden. Hatta, Manisa Çöplüğü için yıllar önce dava bile açmıştım. Açtığım dava bitmedi sürüyor. Biliyorsunuz ülkemizde, yargı çok yavaş işliyor” diye yazıyor. Manisa'da çöp sorununun çözülmesine, yaşasaydı en çok sevinenlerden birisi de Dayıoğlu olurdu.
Dediğim gibi, Dayıoğlu ile kentin sorunlarını çok konuşurduk. Şahin deresinin ağzında bulunan, Manisa'nın büyük ayıbı Manisa Çöplüğü'nü de konuşurduk. Şimdi Manisa Vahşi Çöplük ayıbından Manisa Büyükşehir Belediyesinin girişimiyle kurtuluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cengiz Ergün'ü ve çalışma arkadaşlarını yürekten kutluyorum.
Çöp sorununu çözmek isteyince, konunun hiçte karmaşık olmadığı görülüyor. İnsan yeter ki, sorunu çözmek istesin. Manisa Şahin Deresi’nin ağzındaki vahşi çöplükten kurtuluyor. Spil'de çöp nedeniyle yangınlar ve patlamalar olmayacak. Çöpten süzülen sular yeraltı sularımıza karışmayacak. Dağın eteğindeki görüntü tarihe karışacak.
İstenirse kentler çöpsüz ve çöplüksüz kentler haline getirilebilir. Bu sadece belediyelerin istemesiyle olmaz. Bunu kent halkı da istemeli. Ve çöpte geri kazanım çalışmasını evde başlatmalı. Geri kazanılacak atıkları ayrı torbalara koymalı.
Temiz kent temiz toplum için Devlet, Belediye ve Yurttaşlar elele vermeli...
Yıllardır "Manisa vahşi çöp toplama ve depolama ayıbından kurtarılmalı" dedim durdum. Bu dileğim nihayet gerçekleşiyor. Manisa Katı Atık Bertaraf Tesisine kavuşuyor. Ben olsam bertaraf tesisi demez "KATI ATIKLARIN YENİDEN KAZANIM TESİSİ" derdim. Amaçlanan ve yapılan çöpün bertaraf edilmesi değil, yeniden kazanılmasıdır. Çağımız her anlamda yeniden kazanım çağıdır.
Çöp Deyip Geçme kitabını, eş dost tanıdık tanımadık ayrımı yapmadan dağıttık. Kitap verdiğim dostlarımdan teşekkür edenler, hatta bunu yazılı olarak yapanlar oldu. Görüşlerini yazı ile ileten dostlarımın birisi de 29 Şubat 2016 tarihinde yitirdiğimiz M. Ertuğrul Dayıoğlu’ydu. Sayın Dayıoğlu’nun çevre konularına duyarlı yaklaştığını, sorunlara kolay uygulanabilir, pratik çözümler önerdiğini yakından biliyorum. Dayıoğlu'nun kitabımla ilgili yazısını, kitabın ikinci baskısına eklediğim yazının bazı bölümlerini de burada paylaşmak istiyorum.
Dayıoğlu “Değerli kardeşim Mustafa Pala’nın (Çöp Deyip Geçme) kitabını bir çırpıda okudum.” diye başlamış yazısına. “Pala kitabını konuşur gibi yazmış” diyor. O nedenle kolay okunduğunu söylüyor. Dayıoğlu, yazdıkları ile benim unuttuklarımı bana anımsatmış oldu. “Pala’nın, çöp konusuna ilgi duyduğunu, daha öncede yazılar yazıp, yerel televizyonda programlar yaptığını yakından biliyorum. Kendisi ile çöp konusunu en çok konuşanlardanım. Bir gün bana, Manisa Çöplüğü’nün üzerindeki gezinen ineklerin ve keçilerin fotoğraflarını getirmişti. İnekler, plastik torbaların içine konulan, meyve ve sebze atıklarını torbaları ile birlikte yiyorlardı. Hatta veteriner olan oğlum Kutlu Dayıoğlu, müdahale ettikleri bir ineğin karnından bir el arabasına yakın çöp çıktığını anlatmıştı. Ağır metaller içeren çöpler, piller dahil her türlü atığın düzensiz biçimde atıldığı vahşi çöplükten karnını doyuran inekleri ve o ineklerin sütünü içen insanları düşününce, artan hastalıklara şaşmamak gerekiyor.” Sevgili Ağabeyim Dayıoğlu kitabımla ilgili düşüncelerini uzun uzun yazmış.”Pala’nın kitabında anlattığı Ümraniye çöplüğünün Manisa Çöplüğü’nden farkının olmadığını bir kez daha gördüm. Manisa Çöplüğü’de Ümraniye çöplüğü gibi bir gün patlayabilir. Allah korusun, çevresindeki gecekondular ve içindeki insanlar çöp yığınları altında can verebilir. Ben de, bu konuyu yıllardır dile getiriyorum. Hem konuşuyor, hem de yazıyorum. Çöp Deyip Geçme kitabını okurken, yazdıklarım ve söylediklerim geçti gözlerimin önünden. Hatta, Manisa Çöplüğü için yıllar önce dava bile açmıştım. Açtığım dava bitmedi sürüyor. Biliyorsunuz ülkemizde, yargı çok yavaş işliyor” diye yazıyor. Manisa'da çöp sorununun çözülmesine, yaşasaydı en çok sevinenlerden birisi de Dayıoğlu olurdu.
Dediğim gibi, Dayıoğlu ile kentin sorunlarını çok konuşurduk. Şahin deresinin ağzında bulunan, Manisa'nın büyük ayıbı Manisa Çöplüğü'nü de konuşurduk. Şimdi Manisa Vahşi Çöplük ayıbından Manisa Büyükşehir Belediyesinin girişimiyle kurtuluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cengiz Ergün'ü ve çalışma arkadaşlarını yürekten kutluyorum.
Çöp sorununu çözmek isteyince, konunun hiçte karmaşık olmadığı görülüyor. İnsan yeter ki, sorunu çözmek istesin. Manisa Şahin Deresi’nin ağzındaki vahşi çöplükten kurtuluyor. Spil'de çöp nedeniyle yangınlar ve patlamalar olmayacak. Çöpten süzülen sular yeraltı sularımıza karışmayacak. Dağın eteğindeki görüntü tarihe karışacak.
İstenirse kentler çöpsüz ve çöplüksüz kentler haline getirilebilir. Bu sadece belediyelerin istemesiyle olmaz. Bunu kent halkı da istemeli. Ve çöpte geri kazanım çalışmasını evde başlatmalı. Geri kazanılacak atıkları ayrı torbalara koymalı.
Temiz kent temiz toplum için Devlet, Belediye ve Yurttaşlar elele vermeli...
Facebook Yorum
Yorum Yazın