28 Ağustos Salı günü akşam üzere yağan dolu, dalındaki zeytinleri yere indirdi.
Yıllar önce Akhisar’ın en kaliteli tütünlerinin yetiştirdiği Büknüş köyü tütün önemini yitirince, zeytinciliğe yöneldi, diğer Akhisar köyleri gibi.
1975 yılında Kooperatifçiliğe kendi köyüm olan Büknüş’te başladım. Kooperatif eliyle 800 ton kapasiteli zeytin salamura tesisleri kurduk. Büknüş’ten, zeytinciliğe önem veren, tesisler kuran başarılı girişimciler çıktı. Tütünle anılan Büknüş, zeytinle anılır oldu.
Yaz aylarında beli aralıklarla yaşanan dolu felaketi nedeniyle, zarar gören ve yoksullaşan köylülerden İzmir’e ve Manisa’ya göçenler oldu. Köyde kalıp her felaketin ardından yeniden toparlananlar, zeytinciliğe devam etmek isteyenler de var elbet.
Felaket geliyorum demiyor, sıcakların yaşandığı bir günde, dolu, henüz gelişmekte olan zeytinlerin tepesine iniveriyor. Yarım saat içinde, ürün yerle bir oluyor. Umudunu zeytine bağlayan köylülere de sadece üzülmek kalıyor. Zeytin üreticileri şimdi devletin yardım elinin kendilerine uzatılmasını, borçlarının ertelenmesini, kendilerine yardım edilmesini bekliyorlar.
En geniş anlamı ile insanlara zarar veren olaylara Doğal Afet diyoruz. Başka bir ifade ile can ve mal kaybına yol açan doğal olaylarda diyebiliriz. Örneğin, Büknüş köyünde yaşanan doğa felaketi gibi.
“Ateş düştüğü yeri yakar” diyorlar ya, doluda düştüğü zeytin ağaçlarındaki ürünleri yerle bir ediyor. Ardından sel felaketi de yaşanıyor. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri ise çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Ben yaşadıklarımdan ve gördüklerimden biliyorum ki, 5-6 yıl gibi aralıklarla Büknüş’te dolu felaketi yaşanıyor. Felaket elbet sadece Büknüş köyünde yaşanmıyor. Büşnüş köyü yakınlarındaki Sırtköy ve Sabancılar gibi diğer köylerde depremden zarar görüyor.
Büknüş ve çevre köylerdeki zararın tespiti ve gereğinin yapılması için, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimize, Ziraat Odasına ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarımıza görev düşüyor.
Köylerimizden kentlerimize doğru, büyük bir göç yaşandı. Köylerimizde sadece yaşlı insanlar kaldı. Büyük bölümünde okullar kapatıldı. Köylüler tarımdan uzaklaştı. Tarım ürünlerini ithal eder duruma geldik. Ülkemizin kurtuluşu, verimli tarım topraklarımızın yeniden işletilir duruma getirilmesidir. Bunun için köylülerin desteklenmesi gerekiyor. Tarım kooperatifçiliğinin geliştirilmesi gerekiyor.
Kentlere yığılma yakında, yayılmaya dönüşecek. Köylere dönüş başlayacak. Tarım yeniden canlanacak, başka kurtuluş yolu yok.
Tarım sigortası hayata geçirilecek. Büknüş’te yaşanan dolu felaketi benzeri felaketler yaşandığında, sigorta şirketleri ve devlet devreye girecek, üreticinin zararlarını karşılayacak. Bunlar yapıldığında, köylü üretimden kopmadığı gibi işine dört elle sarılacak. Olması gereken bunlar.
Tarımın geliştirilmesi için yeni bir seferberlik başlatmalıyız. Tarım ürünlerini ithal eden ülke değil. Tarım ürünlerini ihraç eden ülke olmalıyız. Soğuk hava depoları, tarım ürünlerini işleme tesisleri, fabrikalar kurmalıyız. Yaşadığımız felaketlerden dersler çıkarmalıyız.
Haydi Türkiye, tarımda öne geç. Haydi Üzümün başkenti Manisa, Haydi Zeytinin başkenti Akhisar, yeni atılımlarla gelişmeye öncülük et. Çalışkanlığını ve verimli topraklarını değerlendir…
Facebook Yorum
Yorum Yazın