Anayasa’ya aykırı olarak Türkiye’nin dört bir yanına kurulan özel muhtaç engelli bakım merkezlerinden yıllardır kötü haber gelmeye devam ediyor.
Anayasa’ya aykırı, çünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre korunmaya muhtaç yaşlı, çocuk ve engelliler Devlet kurumlarında bakım hizmeti almak zorunda.
Ancak 2006 yılında yasalaşarak uygulamaya giren bir kanunla bu gruplar arasında yer alan muhtaç engellilerin bakım hizmeti özelleştirilerek taşerona devredildi.
Oysa muhtaç kişilerin özel sektör değil, Devlet eliyle Devlet kurumlarında bakılması gerektiği Anayasa’da açıkça ifade ediliyor.
Çok geçmeden taşeron tarafından sözde bakımları yapılan biçare engellilerin kötü koşullarda yaşam mücadelesi verdikleri, türlü eziyetlere maruz kaldıkları ve hatta canlarından oldukları haberleri gelmeye başladı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde pek çok kurum ve kuruluşun FETÖ’nün kontrolünde olduğu bir dönemde en etkili olduğu yerlerden biri de bugün adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olan kurumdu.
Öyle ki Anayasa’ya aykırı olarak çıkarılan bu kanunda FETÖ’nün parmağı olduğu, terör örgütünün muhtaç engelliler üzerinden rant elde ettiği, özel bakım merkezlerinin Fethullah Gülen’in adamları tarafından kurulduğu söylendi, pek çok basın yayın organında konuyla ilgili haberler yer aldı.
Bakanlık taşerona ait bu merkezlere usulsüz ruıhsat veriyor, asansörsüz, yangın yönetmeliğine uymayan, ısıtmaları çalışmayan, klimasız, köhne ve çütük binalara engelli sevkiyatı yapıyordu.
Adeta ucube binalarda zombi hayatı yaşayan biçare engelliler beslenme sorunu yaşıyor, aç ve açıkta, sağlık imkanlarından da uzak yaşamak zorunda kalıyordu.
Halen benzer koşulların devam ettiği söylenen taşerona ait bu merkezlerde görevden alınan Aydın ve İzmir eski il müdürlerinin onay verdiği 30’a yakın hemşirenin sahte belgeli vasıfsız kişiler olduğu ortaya çıktı.
Usulüne aykırı ruhsatlandırılarak sahte hemşire ve sahte bakıcıyla sözde muhtaç engellilere hizmet verdikleri söylenen taşeronların ise büyük çoğunun ilkokul mezunu, vasıfsız ve yapılan işle ilgili hiç bir belgeye sahip olmadıkları görüldü.
Hatta bir çok bakım merkezi sahibinin sabıkalı olduğu, bu nedenle eşleri veya çocukları üzerine ruhsat aldıkları, ancak hizmet binası içinde sürekli varlık gösterdikleri, il müdürlükleri tarafından bilinmelerine rağmen el üstünde tutuldukları da biliniyor.
Bu taşeronların anlaşmalı eczanelere engelliler üzerine fazla ilaç yazdırdığı, yine anlaşmalı özel hastanelere götürülerek girdi çıktı yaptırarak haksız kazanç sağladıkları, bunlarla ilgili sayısız dava süreci yaşadıkları da biliniyor.
Diğer yanda taşeronun babasının malı gibi gördüğü muhtaç engellilere şiddet uyguladıkları, biçare muhtaçları örseledikleri, hak ve çıkarlarını korumayıp Devlet’in engellilere sağladığı maddi olanakları da zimmetlerine geçirdikleri pek çok haberle kamuoyuna duyuruldu.
Biçare muhtaç engellilerin FETÖ’cüler tarafından bir mal gibi alınıp satıldığı, terör örgütü bağlantılı bir çok taşeronun da engelli başına her ay Devlet’ten aldığı 2 asgari ücret tutarındaki gelirin bir kısmını Pensilvanya’ya gönderdiği iddialar arasında bulunuyor.
Tüm bunları yaklaşık 6 yıl önce TBMM’ye soru önergesi olarak sunan CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’e ise ilgili bakan tarafından hiç bir mantıklı cevap verilmedi.
İşte Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde yaşanan bir engelli zulüm haberi daha...
Haber başlığı şöyle; ‘Engelli hastalara şarkı söyleterek işkence yaptılar’
Haberden alıntı: “Zonguldak'ın Alaplı ilçesinde 2014 yılında özel bir bakım merkezinde yatılı kalan engelli hastalara kötü muamele ve işkence yapıldığı iddiasıyla açılan davanın 2'nci duruşması 6 yıl sonra görüldü. İddianameye delil olarak giren görüntülerde, çalışanların engelli hastalara şiir ve şarkı söyletmesi, darbederek şiddet uygulaması yer alıyor. Engelli hastalara kötü muamele yapıp, şiddet uygulayan 11 kişi hakkında 3 yıldan 8 yıla kadar dava açıldı. Gözaltına alınan aralarında bakım merkezi sahibi S.D.'nin de bulunduğu 11 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 2018 yılında hazırlanan iddianame sonrası açılan davanın 2'nci duruşmasında ifade veren mağdurlardan zihinsel engelli E.K.'nin vasisi Serkan Küçük, sorumluların ceza almasını istediklerini söyledi”.
Bakım bir engelli yakını, abisi olan Serkan Küçük kardeşinin başına gelen işkence olayı karşısında duyduğu derin üzüntüyü nasıl anlatıyor?
"Mahkemede, çalışanlar tarafından kız kardeşime yönelik darp olduğunu öğrendim. Ben de 'Darp varsa şikayetçiyim' dedim. Eğer böyleyse o bakım merkezi için gerekli işlemlerin yapılmasını istiyorum. Lütfen yetkililer bu konuya el atsın. Kız kardeşim gibi birçok kişinin mağdur olduğunu düşünüyorum. 6 yıldan beri sonuçlanmayan bir olay varmış. Biz dün öğrendik. Bu şiddet olayları kalksın. Bu hastalar için belli ödenekler ödeniyor devletimiz tarafından. Bunun karşılığı bu darp mı olması lazım? Bununla ilgili devletimiz gerekeni yapsın. Dayak yesinler diye mi bu ödenekler yapılıyor? Yetkililer yardım etsin. Orada bir konu, bir sıkıntı var. Kız kardeşim oradan aldığımızda kan değerleri kötü ve epilepsi başlangıcı vardı. Yemek yiyemiyordu. Hastanede yattı. Şimdi evde bakıyoruz. Durumu çok daha iyi".
Şimdi bu engelliye zulm eden kişiler arasında yargılanan, merkezin ortağı ve aynı zamanda sorumlu müdürü de olan, adı ve soyadının baş harfleri S.D. olarak geçen kişi Psikolog’dur.
Bu nedenle Türk Psikologlar Derneği’nin bu davaya müdahil olması, dava sonucunu takip etmesi ve S.D.’nin ceza alması durumunda meslekten men edilmesini sağlamalıdır.
S.D.’yi yakınen tanırım, hırs ve ihtirasları nedeniyle gözü kararmış, zayıf kişiliği mesleğinin üstün vasıfları altında ezilmiş, bu nedenle karşısındaki tüm insanları düşman gören bir ruh hali içindedir.
2000’li yılların başında Zonguldak’ta yaşayan özel çocuklarımıza hizmet vermek için değerli ortaklarımla ilk özel eğitim ve rehabilitasyon merkezini kurduğumuzda bu S.D. bir dönem psikolog olarak görev yapmıştı.
Kısa sürede bozuk kişilik yapısını çözümleyerek derhal görevini sonlandırmasını istediğimiz S.D. yıllar sonra, tam da FETÖ’nün Devlet kurumlarına ve o dönem Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na hakim olduğu yıllarda Alaplı’da engelli hizmetleri taşeronu olarak karşımıza çıktı.
Ben hiç şaşırmadım, çünkü S.D.’nin kişilik yapısı bu tür komplikasyonlara uygundur.
Yüce mahkemenin istemesi durumunda şahitlik de yapabilirim.
Yeter ki engelliye zulm son bulsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın