Birlikte yaşamı güzelleştirmenin yolu, gelenekler oluşturmaktır. Gelenekleri olmayan toplumlar, en küçük depremlerde sarsılan yıkılan binalara benzerler. Eski güzel gelenekleri korumalı, bir yandan da yenilerini oluşturmalıyız.
Güçlü gelenekleri olan toplumlardan birisi hatta başta geleni Japonlardır. En büyük gelenekleri toplumun koyduğu kurallara uymaya gösterdikleri olağanüstü özendir. Toplum kurallarının dışına çıkmak bir Japon için harakiri nedenidir. Geleneklerine bağlı Japon, toplum kurullarına uymadığı an ilk aklına gelen şey, kendini öldürmektir. Toplum içinde kurallara uymadan yaşamak yerine ölümü seçmek. Köşe dönücülüğün, kolay kazancın, yalanın dolanın önde olduğu çürük yapılı toplumlarda ise, köşe dönücülük, uyanıklık (!) övünme nedeni bile olabiliyor.
Kentleşmeyle birlikte yitirdiğimiz birkaç geleneğimizi anımsatmak istiyorum. Eski bayramlaşmalara ne oldu? Eski dayanışmalara ne oldu? İmeceden söz eden kaldı mı? Bayram tatilini fırsat bilenler, tatil yörelerine taşınıyor. Bayramlarda sokaklar boşalıveriyor. Bırakın kent halkının, bırakın mahallelinin birbirini tanıyıp selamlaşmasını aynı apartmanda oturanlar bile birbirlerini tanımıyorlar. İnsan ilişkilerinin sıcaklığı kayboldu.
Birlikte varolmak. Birlikte varolma kavramını yeniden ele alıp, tartışmalıyız. Birlikte varolmak da yitirdiğimiz geleneklerimizden. Şimdi insanlar, birlikte varolma yerine sadece kendileri tek başlarına varolmayı hedefliyorlar. Kendilerinin varolması, başkalarının yok olmasını getirse bile umursamıyorlar. Hatta, kendilerinin varolması için, başkalarının yok olmasına çalışıyorlar.
İnsanlığın önündeki temel sorun, birlikte varolmayı başarmaktır. İnsanlar birlikte varolacaklar. Toplumlar, ülkeler birlikte varolacaklar. Firmalar birlikte varolacaklar. Birlikte varolmanın temelinde dayanışma vardır. Sadece bir kişinin varolmasının amaçlandığı toplumda da kıyasıya, ölesiye, öldüresiye bir yarışma vardır.
Bir köşe yazısının boyutları içinde, gelenek oluşturmak ve birlikte varolmak kavramları sanırım bu kadar anlatılabilir. Bu konuyu daha önceleri de yazmıştım. Fırsat buldukça da hem yazmayı hem de konuşmayı sürdüreceğim. Gerçekten bu konuları hep gündemde tutmak gerekiyor.
Birlikte olmak için nedenler bulmalıyız. Varolanları korumalıyız. Her hıdırellezde ateş yakıp üzerinden atlamalıyız. Manisa'da oluşturduğumuz geleneksel duruma getirdiğimiz günlerde var. Her 31 Mayıs’ta sevgili Manisa Tarzanımızı etkinliklerle anıyoruz. 31 Mayıs-5 Haziran Manisa Tarzanını Anma ve Çevre Günleri adı altında güzel çalışmalar yapıyoruz. Yunusemre Belediyesi ilgili Sivil toplum Kuruluşları ile işbirliği yaparak Yunusemre Sevgi Barış ve Dostluk Günleri adı altına bir etkinlik başlatıp sürdürebilir. Ben, varolanları sürdürmek ve yeni gelenekler oluşturmak için sabırla bekliyor ve kararlılıkla çalışmalarımı sürdürüyorum.
Birlikte varolmak, insan olmanın gereğidir. Birlikte varolmanın amaçlandığı toplumlarda, yarışmanın yerini dayanışma alır. Yıllardır Yeni Manisa’da dayanışma yapıyoruz. Umarım bir gün, yapılanları sosyologlar, araştırmacılar görür araştırır ve yazar.
Gelenek oluşturmak için insanların paylaşabileceği Barış Alanı gibi, Birlik Parkı gibi, yeni yapılan Atatürk Kent Parkı gibi mekanlara ihtiyacı olduğunu bildiğim için, benim denilebilecek mekanlardan çok, bizim denilebilecek mekanlara öncelik veriyoruz hep.
Gelenek oluşturmalıyız. Ayrışmak için değil birleşmek için nedenler bulmalıyız. Uzlaşma ve katılım kültürünü geliştirmeliyiz.
Keşke, her seçim öncesinde, seçime katılan liderler televizyon programlarında bir araya gelebilseler. Keşke birbirlerine başarılar dileyebilseler. Keşke kaybedenler kazananları kutlayabilse. Keşke sadece cenazelerde karşılaşıp, birbirlerini görmezlikten gelmeseler. Keşke önemli konularda uzlaşabilseler. Ülkemde uzlaşma ve katılım kültürü gelişse güçlense ve gelenek haline gelse....
Güçlü gelenekleri olan toplumlardan birisi hatta başta geleni Japonlardır. En büyük gelenekleri toplumun koyduğu kurallara uymaya gösterdikleri olağanüstü özendir. Toplum kurallarının dışına çıkmak bir Japon için harakiri nedenidir. Geleneklerine bağlı Japon, toplum kurullarına uymadığı an ilk aklına gelen şey, kendini öldürmektir. Toplum içinde kurallara uymadan yaşamak yerine ölümü seçmek. Köşe dönücülüğün, kolay kazancın, yalanın dolanın önde olduğu çürük yapılı toplumlarda ise, köşe dönücülük, uyanıklık (!) övünme nedeni bile olabiliyor.
Kentleşmeyle birlikte yitirdiğimiz birkaç geleneğimizi anımsatmak istiyorum. Eski bayramlaşmalara ne oldu? Eski dayanışmalara ne oldu? İmeceden söz eden kaldı mı? Bayram tatilini fırsat bilenler, tatil yörelerine taşınıyor. Bayramlarda sokaklar boşalıveriyor. Bırakın kent halkının, bırakın mahallelinin birbirini tanıyıp selamlaşmasını aynı apartmanda oturanlar bile birbirlerini tanımıyorlar. İnsan ilişkilerinin sıcaklığı kayboldu.
Birlikte varolmak. Birlikte varolma kavramını yeniden ele alıp, tartışmalıyız. Birlikte varolmak da yitirdiğimiz geleneklerimizden. Şimdi insanlar, birlikte varolma yerine sadece kendileri tek başlarına varolmayı hedefliyorlar. Kendilerinin varolması, başkalarının yok olmasını getirse bile umursamıyorlar. Hatta, kendilerinin varolması için, başkalarının yok olmasına çalışıyorlar.
İnsanlığın önündeki temel sorun, birlikte varolmayı başarmaktır. İnsanlar birlikte varolacaklar. Toplumlar, ülkeler birlikte varolacaklar. Firmalar birlikte varolacaklar. Birlikte varolmanın temelinde dayanışma vardır. Sadece bir kişinin varolmasının amaçlandığı toplumda da kıyasıya, ölesiye, öldüresiye bir yarışma vardır.
Bir köşe yazısının boyutları içinde, gelenek oluşturmak ve birlikte varolmak kavramları sanırım bu kadar anlatılabilir. Bu konuyu daha önceleri de yazmıştım. Fırsat buldukça da hem yazmayı hem de konuşmayı sürdüreceğim. Gerçekten bu konuları hep gündemde tutmak gerekiyor.
Birlikte olmak için nedenler bulmalıyız. Varolanları korumalıyız. Her hıdırellezde ateş yakıp üzerinden atlamalıyız. Manisa'da oluşturduğumuz geleneksel duruma getirdiğimiz günlerde var. Her 31 Mayıs’ta sevgili Manisa Tarzanımızı etkinliklerle anıyoruz. 31 Mayıs-5 Haziran Manisa Tarzanını Anma ve Çevre Günleri adı altında güzel çalışmalar yapıyoruz. Yunusemre Belediyesi ilgili Sivil toplum Kuruluşları ile işbirliği yaparak Yunusemre Sevgi Barış ve Dostluk Günleri adı altına bir etkinlik başlatıp sürdürebilir. Ben, varolanları sürdürmek ve yeni gelenekler oluşturmak için sabırla bekliyor ve kararlılıkla çalışmalarımı sürdürüyorum.
Birlikte varolmak, insan olmanın gereğidir. Birlikte varolmanın amaçlandığı toplumlarda, yarışmanın yerini dayanışma alır. Yıllardır Yeni Manisa’da dayanışma yapıyoruz. Umarım bir gün, yapılanları sosyologlar, araştırmacılar görür araştırır ve yazar.
Gelenek oluşturmak için insanların paylaşabileceği Barış Alanı gibi, Birlik Parkı gibi, yeni yapılan Atatürk Kent Parkı gibi mekanlara ihtiyacı olduğunu bildiğim için, benim denilebilecek mekanlardan çok, bizim denilebilecek mekanlara öncelik veriyoruz hep.
Gelenek oluşturmalıyız. Ayrışmak için değil birleşmek için nedenler bulmalıyız. Uzlaşma ve katılım kültürünü geliştirmeliyiz.
Keşke, her seçim öncesinde, seçime katılan liderler televizyon programlarında bir araya gelebilseler. Keşke birbirlerine başarılar dileyebilseler. Keşke kaybedenler kazananları kutlayabilse. Keşke sadece cenazelerde karşılaşıp, birbirlerini görmezlikten gelmeseler. Keşke önemli konularda uzlaşabilseler. Ülkemde uzlaşma ve katılım kültürü gelişse güçlense ve gelenek haline gelse....
Facebook Yorum
Yorum Yazın