İnsanın türlü yönlerinin olabileceğini, hem iyi hem kötü yönde nelere kadir olduğunu bilmiyordum. Diş tedavim için haftada bir gittiğim dişçide, köyden gelen, yoksul, kendini ifade edebilmek de bile zorlanan insanlar vardı. Diş hekimi her birine aynı nezaketle gülümsüyor ve dikkatlice muayene edip, tedavilerini yaptıktan sonra köyüne yolluyordu. Çoğunun ücreti ödeyecek parası olmadığından mahcubiyetlerini nereye saklayacaklarını bilemiyorlardı. Müşfik gülümsemesi ile “Olunca verirsiniz” diye uğurluyordu hastalarını. Tedavi ücretini karşılayamayacaklarını bilerek ve bunu da umursamayarak yapıyordu. Diş tedavim için her gidişimde buna benzer manzaralarla minnet dolu bakışlarla o kadar çok karşılaşmıştım ki bir gün “Ne kadar iyi bir insansınız” sözleri dökülüverdi. Hayatın içinde çok yollar yürümüş, görmüş, geçirmiş, bilgece, sevecen bakışları ile “ Ah çocuğum sen nereden bileceksin benim iyi bir insan olup olmadığımı. Benim aklımdan neler geçer, içimden neler geçer, sen nereden bileceksin” deyiverdi. Şaşırdım, kendisinin iyi olduğunu kabullenmeyişine bir anlam veremedim.
Zaman geçtikçe, yaşadıkça, birçok öngöremediğim duvara çarptıkça anladım. Her şeyin göründüğü gibi düz, basit ve açık olmadığını. İnsanın içinde yaşayan çok farklı kişilikler olduğunu çok sonraları anladım. Gölgelerimle çokça karşılaştım. Stevenson’un yazdığı romanındaki Dr Jekyll ve Bay Hyde vardı içimizde. Hepimizin içinde çizdiğimiz imaja uygun düşmeyen en iyi ve en çok kendimizden sakladığımız gölge yanımız vardı pusuda bekleyen. Gölgemiz kuytuda beklese de yaşamın en olmadık anında çıkıp geliyordu bazen ve sonrasında “Aklım başımdan gitti. Nasıl böyle davrandım” diyorduk. Gölge yanımız etrafımızı çevreleyen insanlar aracılığı ile kendisini gösteriyordu bazen de… Beğenmediğimiz, tahammülümüzü zorlayan, küçümsediğimiz kişiler, gölge yanımızın aynası oluyordu bize. Diyorlardı ki hal dilince bana kızıyor, onaylamıyor, öfkeleniyorsan kendi içine bak. Kabullenmediğin hangi yanını temsil ediyorum. Onu gör, onu kabul et ve onu dönüştür.
Oysa biz arkamıza bakmadan kaçmak istiyorduk ayna insanlardan. Öteki diyorduk, yok sayıyorduk. Melek olduğumuza inancımız ne kadar büyük olursa, aynı oranda gölgemizi büyütüyorduk içimizde. Elbette bunun farkına bile varamadan yaşama “Hoşça kal” diyenlerimiz çoktu. Kendi içine bakma ve kabullenme cesareti göstererek bütünleşebilen ise oldukça az.
Yıllar sonra babacan dişçimi anarken hala onun iyi bir insan olduğuna inancımı teyit ediyorum. İyi insan kimdir? Sorusunu yanıtlarken:
İyi insan kimdir? İyi insan gölgesi olduğunu bilen onunla karşılaşma cesaretine sahip olandır. İyi insan gölgesini, kucaklayabilme yüce gönüllüğüne sahip olandır. İyi insan sahip olduğu şeyler ne olursa olsun, farklı konum ve durumdaki kişilerle bir olduğu alçak gönüllüğüne sahip olandır. İyi insan eksik, kusur, yanlış aramadan kabule yürüyebilen insandır.İyi insan; kalbindeki sevgi, gölgesini yenmiş insandır.
*R. L. Stevenson 1850 de İskoçya’da doğmuş, 44 yıllık hayatına birçok eser sığdırmıştır. Bunlardan bir tanesi olan “Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikâyesi” adlı eseri birçok filme konu olmuştur. Kısaca konusu şöyledir; Dr. Jekyll insanın hem şeytan hem melek tarafı olduğuna inanmaktadır. Bu iki yönü ayırmak için hazırladığı ilacı kendi üzerinde dener. Ancak işler planladığı gibi gitmez. Dr. Jekyll iken iyi, nazik, sosyal kurallara uyan biri iken, Bay Hyde karakteri onu ele geçirdiğinde dürtüsel hareket eden, ahlak, değer ve kural tanımayan bir canavara dönüşür. Kendi içindeki kötü kontrolden çıkar…
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın