1930’lu yıllara gelindiğinde Gazi Paşa’nın sağlık sorunları artık yavaş yavaş kendisini gösteriyordu. Bu nedenle artık eskisi gibi hükümet ve parti işleriyle çok ilgilenmiyor, genel gidişat ve siyasetin ana hatlarını takip ediyordu. Hükümet ve parti tamamen Başbakan İnönü’ye emanet edilmişti…
İsmet Paşa’nın gerek meclisteki gerek Bakanlar Kurulu’ndaki ve gerekse partideki tasarruf ve icraatları birilerini memnun ederken, birilerinin de canlarını sıkıyordu. İnönü’nün tasarruf ve icraatlarından rahatsız olanlar şikâyet mercii olarak Gazi Paşa’yı görüyorlardı.
Şikayetlerin odaklandığı merkez nokta, İnönü’nün “Atatürk’e yakın olan milletvekillerine yüz vermediği, bu kişilerin hükümet ve parti içinde hiçbir göreve getirilmedikleri ve bunların tek sebebinin de Gazi Paşa’ya yakın olmaları…” olduğuydu.
Hatta İsmet Paşa’nın Gazi Paşa sonrasının hazırlıklarını yaptığını söylüyorlardı. Bu dedikodular bir müddet sonra Gazi Paşa’da bazı evhamların oluşmasına, nihayetinde de İsmet Paşa’yı ve icraatlarını takip etmesine sebep oldu.
Bomonti Bira Fabrikası ve Atatürk Orman Çiftliği konusundaki taleplerine İsmet Paşa olumsuz yaklaşınca, evhamları daha da arttı. Aynı zamanda Türk Ocağı, Mason Locaları ve Türk Kadınlar Birliği’nin binalarında bir araya gelen siyasetçi ve bürokratların, buralarda yaptıkları konuşmalarda, ülkedeki kötü gidişatın Gazi Paşa’nın siyasi tutumundan kaynaklandığı hususunda imalar yaptıkları bilgisi Gazi Paşa’ya ulaştırılıyordu.
Gazi Paşa bir çırpıda Türk Ocaklarını ve Mason Localarını kapattı. Sıra Türk Kadınlar Birliği’ne gelmişti...
Ancak, bu konuda adım atmak telafisi mümkün olmayan endişeler doğuruyordu… Avrupa basınında Gazi Paşa’dan diktatör diye bahsediliyordu. Türk Ocaklarını, Mason Localarını kapatması bir şey ifade etmiyordu. Hatta birçok ilde yöresel tören ve kutlamaları (Nevruz kutlamaları gibi) da yasaklamıştı.
Gazi Paşa, asırlarca dört duvar arasına adeta hapsedilen, sosyal hayatın içinde yer alamayan Türk kadınını, dört duvar arasından kurtaran, onu sosyal hayata kazandıranın kendisi olduğunu tüm Avrupa’ya kabul ettirmişti ve bu konuda Batıda büyük takdir toplamıştı!..
Şimdi Türk Kadınlar Birliği’ni kapatarak, bu olumlu havayı aleyhine çevirecekti… İşte bundan endişe ediyordu!..
Sabır ve akıl gerekiyordu…
Yavaş yavaş akşam sofralarında Türk Kadınlar Birliği’nin faaliyet ve çalışmalarını gündeme getirdi. Gazi Paşa’nın amacını bilenler, bu kadın teşkilatının “dişe dokunur bir faaliyetlerinin olmadığı, sabahtan akşama kadar burada bir araya gelip, börek pasta yiyerek dedikodular yaptıkları…” tarzında konuşmalar yaptılar… Yetmedi basında da Türk Kadınlar Birliği aleyhinde ağır eleştiriler yapılmaya başlandı.
Gazi Paşa ilk adımı attı: 5 Aralık 1934’te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verdi… Türk kadınının ülkeye daha iyi hizmet vermesi için 8 Şubat 1935 seçimlerinde 18 kadını parlamentoya taşıdı…
Artık, Türk Kadınlar Birliği’nin bir önemi kalmamıştı… Ve 10 Mayıs 1935 tarihinde kendisini son topladığı kongrede feshetti!..
Facebook Yorum
Yorum Yazın