Nezih Varol

Nezih Varol

Mail: nezih.varol@hotmail.com

MERMİ

Mermi; ateşli silahlarca atılan patlayıcı ve delici maddelerin ortak adı.

Savaş, ölüm, cinayet, acı, keder, gözyaşı, depresyon, travma ve daha bir çok olumsuz sonucu çağrıştırıyor.

Adı, olumlu tek bir olayla bile anılmazken, eğer ‘Namus Cinayeti’ kavramı size olumlu geliyorsa, böyle bir eylemin kahramanlarından biri de çoğu zaman mermidir.

Mermi; eski Türkiye’de tabanca ve tüfek gibi ölümcül aletler ve acı dolu vukuat haberleri ile anılmasına rağmen, yeni Türkiye’de bu olumsuz imajından kurtularak sebze ve meyve ile anılmaya başlandı.

“Sebze ve meyve...” diye başlayan cümleler, artık “Sebze, meyve ve mermi...” şeklinde kullanılıyor, öyle ki yerel seçim startını Sivas'tan veren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sebze ve meyve fiyatları ile ilgili yöneltilen eleştirilere terör operasyonları ve mermi fiyatı üzerinden yanıt verdi.

Ulusal ve yerel basında yer alan haberden bir alıntı yapalım;

“Size, Sivaslılara ‘Yiğido’ deniyor, AK Parti davasını nasıl sahiplendiğinizi biliyorum... Biz kitlere filan herkese kadrosunu verdik, bizden bir şey beklemeyin, bu toplantıyı provoke etmeyin. Bizler Cudi'de, Tendürek'te mücadeleyi verirken, sizin söylediklerinize bakın, ne diyorlar domates, ne diyorlar patates, düşünün ya düşünün bir merminin fiyatı nedir? Bizi George, Hans bir yerlerden vurmak istiyor... İşte Afrin'de olanları gördünüz değil mi? İki ay biz Afrin'de çekirdek mi kullandık? Mermi kullandık. Bu ne domatese, ne de sivri bibere benzer. Benim ecdadım Çanakkale'de ne yedi, bunu biliyorlar mı? Gerekirse tanzim satışlarını kurarız. Başkanlarımız çalışmaya başladı”.

Sınırımızdaki teröristlerle mücadele edilirken mermiye harcanan para nedeni ile domates ve patatesin, yani sebze ve meyvenin fiyatının arttığını söyleyen Erdoğan, bir gerçeği de hatırlatmadan geçmiyor. Diyor ki; “Burası esarete meydan okuyan, istiklal ve hürriyeti hedef gösteren bir karargahtır”.

Evet, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk sadece 16 yılda 50’ye yakın dev fabrika kurdu, yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uygarlık düzeyine taşıdı, halkını yoksulluktan kurtarıp varlıklı, mutlu, geleceğe güvenle bakan vatandaşlar haline getirdi. İşte, 1938 yılında temeli atılan Sivas Çimento Fabrikası da bu dev sanayi yatırımlarından biridir.

Çimento Fabrikası’nın Sivas’a yapılması ile şehirde yapılaşma ve konut mimarisinde yeni ve köklü bir değişim süreci başladı, fabrika çalışanlarının her türlü ihtiyaçlarına cevap verebilecek lojman ve sosyal tesisler kuruldu, yeni bir yaşam biçimini Sivas’a ilk getiren yine Sivas Çimento Fabrikası oldu.

Fabrika, Cumhuriyet döneminin o zamanki ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde bir kentin bugünlerinin oluşmasında sosyal, kültürel ve ekonomik alanda ilk ve öncü oldu, site yaşam biçiminin uygulaması, lojman, spor kompleksleri, yeşil alan, ağaçlandırma, revir, okul, sinema salonu, tiyatro toplulukları kurulması ve sporcu yetiştirilmesi bu dev yatırımla mümkün hale geldi.

Şimdi şu soruları yanıtlamak gerekiyor;

-büyük yokluklar içerisinde mermi bulamayan atalarımızın George ve Hans’a göğsünü siper ederek kurtardığı bu vatan toprakları üzerine, yine büyük yokluklar içerisinde 16 yılda onlarca dev fabrika kuran bir dahinin izinden gitmek varken, neden O’nun yolundan sapıldı?

-yokluklar içinde yapılıp, kamuya-halka emanet edilen varlıklar, neden ısrarla satılmaya devam edilip, elden çıkarılıp, hiç bir şeyimiz kalmayınca sebze, meyve ve mermi hesabı yapılmaya başlandı?

-Atatürk bir dahi ise ve ortaya koyduğu mucizelerle bütün dünya bunu kabul ediyorsa, ondan sonra yönetime gelenler bu gerçeği neden kabul etmedi?

-Başta Sivas Çimento olmak üzere ülkenin dört bir yanında özelleşen kömür, şeker, çelik, ipek, deri ve diğer onlarca dev fabrikanın yeniden kamulaştırılması neden hedeflenmedi?

-Neden dahi gibi değil de kabzımal gibi düşünüyoruz?

Facebook Yorum

Yorum Yazın