Kızılay’ın görevlerini, hangi hizmetleri verdiğini, insani ve toplumsal katkılarını bilmeyeniniz yoktur!
Örneğin yakın zamanda yaşanan Soma maden faciası ve Elazığ depremi sonrasında Kızılay ekiplerini destek hizmetleri noktasında oralarda gördük.
Sık sık yaşanan, bazılarımızın başına gelen, çoğumuzun şahit olduğu trafik kazaları sonrasında kan bulma koşturmacasında da Kızılay ulaşılabilir, görülebilir yerdedir.
Kurban Bayramları’nda adı hep ön plandadır, bedelini alıp kesim işleminden dağıtımına kadar sizi hiç yormadan hayrınızı amacınıza ulaştırır.
Düzenli kan bağışçılarının yılda 3-5 defa gittiği, güzel ağırlandığı, kendini iyi hissettiği yerdir.
Vesaire vesaire...
Diğer yanda Türk Kızılayı göç hizmetleri kapsamında dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın ülkemiz sınırları içinde kayıt altında bulunan tüm yabancılara yönelik insani yardım faaliyetleri de yürütür.
Ülkemizde kayıt altında bulunan ve yardıma muhtaç durumda yaşayan tüm yabancılara yönelik acil yardım ile uyum ve bütünleşme hizmetleri verilmesi, ayni ve nakdi yardım sağlanması, proje ve programların geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumludur.
-Ayni ve nakdi yardımlar
-4-18 yaş grubuna yönelik sunulan psikososyal destek ve beceri geliştirici faaliyetler
-Kamp dışında bulunan yetişkin ve çocuk nüfusa yönelik meslek ve lisan kursları ile uyum çalışmaları
-Psikososyal destek, koruma, yönlendirme ve savunuculuk faaliyetleri
-Sınır yardımları, kabul ve barınma ile geri gönderme merkezlerinde sunulan hizmetler Türk Kızılayı Göç Hizmetleri Direktörlüğü bünyesinde gerçekleştirilir.
Tüm bu çalışmalarıyla Kızılay Türk halkının gönlünde taht kurmuş yüce bir teşkilattır.
Ancak bu yücelik Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık’ın teşkilat üzerinden çocuk tacizleriyle gündemini koruyan Ensar Vakfı'na yaptığı 7 milyon 925 bin dolarlık bağışı, "Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır" diyerek savunmasıyla alçaklara düştü.
Kerem Kınık’ın Türk halkının kutsal saydığı, açlık sınırının altında asgari ücret alan milyonlarca asil Türk insanının bile maaşından büyük oranda kesilen vergiden kaçınması, buna rağmen hala o makamda bulunuyor olması teşkilatın yüceliğini zedeledi.
Kutsala ve yüceliğe her zaman önem veren bir çok asil Türk insanı artık vergiden kaçınan kişinin genel başkan olduğu Türk Kızılayı’na iyi gözle bakmıyor, kanını ve kurbanını bağışlamak istemiyor.
Öyle ki bu bakış açısında haklılık payı da oldukça yüksek, zira teşkilatın görev tanımı arasında bulunan ‘Mülteciler için sınır yardımları, kabul ve barınma’ hizmetlerinde hiç bir varlığı görünmüyor.
Şöyle ki; Suriye rejimi tarafından 33 askerimizin şehit edilmesinin ardından mültecilere sınır kapıları açıldı, kara ya da deniz yoluyla Avrupa'ya geçişleri engellenmiyor.
Avrupa'ya geçmek isteyen göçmenler de Yunanistan ve Bulgaristan sınırına akın etti ve karşı konulması güç bir mücadele vermeye başladı.
Türkiye'nin çeşitli illerinden yola çıkıp Edirne'ye gelen göçmenler sınır kapılarını kapatan Yunanistan'a Doyran Köyü’nden Meriç Nehri'ni lastik botla aşarak geçiyor.
Yunan askerleri göçmenlerin geçişini engellemek için sık sık gaz bombası kullanarak şiddete başvuruyor.
Günlerdir gece gündüz dondurucu soğuğa ve açlığa rağmen sınır çizigisinden ayrılmayan mültecilerin dramını televizyon kanallarından izliyor, gazetelerden okuyoruz.
Peki, siz bu bölgede görev yapan bir Kızılay ekibi gördünüz mü? Ben hiç görmedim!
Oldu mu şimdi? Oldu mu böyle? Hani biz yardımseverdik, kimsesizlerin kimiydik.
Anlaşılan o ki kutsalımız olan vergiden kaçınan Kızılay, asli görevlerini bir kenara bırakmış.
Mazlumlar, çaresizler aç susuz Yunan tekmeleriyle mücadele ederken Kızılay bu insanlara bir tas çorbayı çok görmüş.
Oysa kimse Kızılay’dan köşk istemiyor, saray istemiyor.
Bir tas çorba, bir battaniye istiyor, hepsi bu.
Adının başındaki Türk’ten utan Kızılay.
Facebook Yorum
Yorum Yazın