71 yaşına geldim, hiç bir dönemde, bu kadar karamsar duygulara kapıldığımı anımsamıyorum. Hiç bu kadar yalnızlaştığımızı anımsamıyorum.
İnsanlar suskun. Yüzlerde umut ve gülümseme yerine, bıkkınlık ve karamsarlık var.
Umutsuzluk umuda dönüştüremiyor bir türlü. Millet mutlu ve gelecekten umutlu değil.
Nereye gidiyoruz sorusuna cevap arayanların sayısı giderek çoğalıyor. Ancak inandırıcı bir cevap bulunamıyor. Çözüm üretmesini beklediklerimiz, çözüm bulmak bir yana, sürekli yeni sorunlar üretiyor. Sorular yanıtsız kalıyor.
Gerçekten nereye gidiyoruz? Usta sanatçı Levent Kırca aramızdan ayrılıp sonsuzluğa giderken bıraktığı mektupta "Atatürk'le kalın. Cumhuriyetle kalın" diye yazmış. Kısa ve öz: Atatürk’le ve kurduğu cumhuriyetle kalın…
Hep birlikte düşünelim. Bizi üzen ve sevindiren ortak değerlerimiz var mı? Tasada ve kıvançta birlik olabiliyor muyuz? Birimizin üzüntüsü, diğerinin sevinci oluyorsa, birlikte üzülüp birlikte sevinemiyorsak, ihtiyaç duyduğumuzda ortak akıl, oluşturamıyorsak. Cenazelerde bile selamlaşamıyorsak, önemli bir sorun var demektir… Tasada ve kıvançta birlik olabiliyor muyuz? Evetler ne kadar çoksa o kadar güçlüyüz demektir. Evetler azsa ve giderek daha da azalıyorsa şapkayı önümüze alıp düşünmeliyiz.
Kurumaya yüz tutan köklerimize yeniden can suyu vermeliyiz. Birbirimize korkuyla değil sevgiyle bağlanmalıyız. Huzuru silahla değil insana saygıyla sevgiyle sağlamalıyız. Barış, kardeşlik ve dayanışma, yaşam biçimine dönüşmeli ülkemizde. Ulusal Kurtuluş Savaşında ve Çanakkale’de yapılanı yeniden yapmalıyız. Millet olmalıyız…
Sınırlarımızın dışında savaş, içinde terör var.
"Yurtta Barış, Dünyada Barış" diyen köhnemiş bir imparatorluktan, genç bir Cumhuriyet kuran Atatürk'ü düşünüyorum. Çağdaşı olan tüm liderler unutulmuşken, sevgisi yüreğimizde yaşayan, söyledikleri yolumuzu aydınlatan Atatürk'ü düşünüyorum. Niye Atatürk’te birleşemiyoruz?
Atatürk'ü sevenlere sesleniyorum. "Atam İzindeyiz." demek yerine, "Atam Yolundayız." demeliyiz. İzinde olmanın sınırları belliyken, yolunda olmanın sınırları değişime ve gelişmeye açıktır. Atatürkçü olmak, izinde olmayı değil, Atatürk'ün gösterdiği yolda ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşmayı gerektirir. İz varılmış ulaşılmış olanı, yol varılacak olanı ifade eder. Bizi çağdaş uygarlığa ulaştıracak olan, varılan değil, varılacak olandır. Bu nedenle "İzindeyiz" yerine "Yolundayız" demeliyiz. Atatürk’ün gösterdiği, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolu bizi ortaçağ karanlığından kurtarıp aydınlığa çıkaracak olan tek yoldur. Aatürk'ü farklı yapan, lider yapan, önder yapan, büyük yapan, sevgisini yüreğimizde yaşatan, bize bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolunu göstermiş olmasıdır. Çağın lideri olmasıdır.
Atatürk'le kalalım. Cumhuriyetle kalalım. Yolumuz açık olsun.
Atatürk’le kalırsak, sevgi olur, barış olur, gelişme olur.
Atatürk’le kalırsak, yolumuz bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolu olur…
İnsanlar suskun. Yüzlerde umut ve gülümseme yerine, bıkkınlık ve karamsarlık var.
Umutsuzluk umuda dönüştüremiyor bir türlü. Millet mutlu ve gelecekten umutlu değil.
Nereye gidiyoruz sorusuna cevap arayanların sayısı giderek çoğalıyor. Ancak inandırıcı bir cevap bulunamıyor. Çözüm üretmesini beklediklerimiz, çözüm bulmak bir yana, sürekli yeni sorunlar üretiyor. Sorular yanıtsız kalıyor.
Gerçekten nereye gidiyoruz? Usta sanatçı Levent Kırca aramızdan ayrılıp sonsuzluğa giderken bıraktığı mektupta "Atatürk'le kalın. Cumhuriyetle kalın" diye yazmış. Kısa ve öz: Atatürk’le ve kurduğu cumhuriyetle kalın…
Hep birlikte düşünelim. Bizi üzen ve sevindiren ortak değerlerimiz var mı? Tasada ve kıvançta birlik olabiliyor muyuz? Birimizin üzüntüsü, diğerinin sevinci oluyorsa, birlikte üzülüp birlikte sevinemiyorsak, ihtiyaç duyduğumuzda ortak akıl, oluşturamıyorsak. Cenazelerde bile selamlaşamıyorsak, önemli bir sorun var demektir… Tasada ve kıvançta birlik olabiliyor muyuz? Evetler ne kadar çoksa o kadar güçlüyüz demektir. Evetler azsa ve giderek daha da azalıyorsa şapkayı önümüze alıp düşünmeliyiz.
Kurumaya yüz tutan köklerimize yeniden can suyu vermeliyiz. Birbirimize korkuyla değil sevgiyle bağlanmalıyız. Huzuru silahla değil insana saygıyla sevgiyle sağlamalıyız. Barış, kardeşlik ve dayanışma, yaşam biçimine dönüşmeli ülkemizde. Ulusal Kurtuluş Savaşında ve Çanakkale’de yapılanı yeniden yapmalıyız. Millet olmalıyız…
Sınırlarımızın dışında savaş, içinde terör var.
"Yurtta Barış, Dünyada Barış" diyen köhnemiş bir imparatorluktan, genç bir Cumhuriyet kuran Atatürk'ü düşünüyorum. Çağdaşı olan tüm liderler unutulmuşken, sevgisi yüreğimizde yaşayan, söyledikleri yolumuzu aydınlatan Atatürk'ü düşünüyorum. Niye Atatürk’te birleşemiyoruz?
Atatürk'ü sevenlere sesleniyorum. "Atam İzindeyiz." demek yerine, "Atam Yolundayız." demeliyiz. İzinde olmanın sınırları belliyken, yolunda olmanın sınırları değişime ve gelişmeye açıktır. Atatürkçü olmak, izinde olmayı değil, Atatürk'ün gösterdiği yolda ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşmayı gerektirir. İz varılmış ulaşılmış olanı, yol varılacak olanı ifade eder. Bizi çağdaş uygarlığa ulaştıracak olan, varılan değil, varılacak olandır. Bu nedenle "İzindeyiz" yerine "Yolundayız" demeliyiz. Atatürk’ün gösterdiği, bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolu bizi ortaçağ karanlığından kurtarıp aydınlığa çıkaracak olan tek yoldur. Aatürk'ü farklı yapan, lider yapan, önder yapan, büyük yapan, sevgisini yüreğimizde yaşatan, bize bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolunu göstermiş olmasıdır. Çağın lideri olmasıdır.
Atatürk'le kalalım. Cumhuriyetle kalalım. Yolumuz açık olsun.
Atatürk’le kalırsak, sevgi olur, barış olur, gelişme olur.
Atatürk’le kalırsak, yolumuz bilimin aydınlattığı çağdaş uygarlık yolu olur…
Facebook Yorum
Yorum Yazın