Sevgililer günü yaklaşıyor. TV izlemiyor olmama rağmen, sosyal medyadan, netten, süslü davetkâr vitrinlerden kayarcasına geçerken gözlerim “Esaretin Bedeli” adlı filmden bir sahne düşüyor aklıma. İzleyenler bilirler, izlemeyenler varsa öneririm harika bir filmdir. Filmde başarılı bir bankacı olan Andy, karısını ve karısının sevgilisini öldürmek suçundan, bölgenin en kötü hapishanesine müebbet cezası ile atılır. Gerçekte karısını ve sevgilisini o öldürmemiştir, ancak bunu kanıtlayamaz. İçerde Red ile yakın arkadaş olurlar. Bir konuşmalarında Red içeri giren her suçlunun, aslında suçsuz olduğunu iddia ettiğini söyler. Andy ise “Suçluyum. Karımı ben öldürdüm” der. Red şaşkın bakarken devam eder: “Evet tetiği ben çekmedim. Karımı çok seviyordum. Ancak bunu ona hiç ifade etmedim. Hep işlerim vardı. Daha fazlasının peşinde koşarken, ilgisizliğimle, sevgimi göstermeyişimle, onu yalnız bırakarak, o adamın kollarına ben ittim. Tetiği çekmedim ama suçlu benim” Etkileyici ve gerçek bir itiraf…
İşyerimde iken bir gün, öğretmenler günü kutlaması nedeni ile çiçek yollanmıştı bana. O sırada hanım iş arkadaşlarımdan birinin meraklı gözleriyle burun buruna geldim. “Bir bakabilir miyim? Kimden gelmiş? Biliyor musun bana hiç kimse hiç çiçek göndermedi. Eşim bile. Keşke hayatımda bir kez olsun biri çiçek yollasaydı…” Öyle içerlemişti ki eşinin bile bir çiçek yollamamış olmasına, “Üzülme ben sana yollayayım” dedim. Her ne kadar yerini tutmasa da…
Her insan sevgiye değerli olduğunu hissetmeye ihtiyaç duyar. Eşimiz veya sevgilimiz ile kurduğumuz bağ ise en özel olanıdır ki karşıdaki kişi tarafından “biricik” hissettirilmek isteriz. Elbette kadının ve erkeğin sevildiğini bilme şekilleri farklılık gösterir. Kadınlar doğal olarak sevgilerini gösterebilirken bizimkisi gibi feodal alt yapısı en entelektüel erkeğe dahi sirayet etmiş kültürlerde çok daha zor erkeğin ifadesi. Ayrıca bir çiçek almak ya da bekleyebileceği sevdiği bir şeyi armağan etmek yeterli olmaz. Eğer birlikte geçirilen onca zaman boyunca şefkatle, önemsemeyle, ilgiyle, zor zamanlarında yanında olarak, ihtiyaçlarına duyarlılık göstererek, anlayarak “Sen benim için özelsin ve değerlisin” mesajı verilmemişse.
Yine bir sevgililer günü yaklaşıyor, ekonomi sektörü sevginizin bir ifadesi olamaz bu kesin. Ancak sevdiğinize onu değerli hissettirecek bir incelik yapmanızın yolu mutlaka vardır. Sizin yolunuz yönteminiz olmasa bile mutlu etmek adına bir adım atıp sevdiceğinizin gönlünü almak ne hoş bir başlangıç olur. Bir çiçek yollamak, sevdiği ve istediği bir şeyi almak, ona özel bir şey hazırlamak, ne kadar güzel/yakışıklı ve özel olduğunu, onu sevdiğinizi söylemek… ne olursa… Hayat çok kısa zaten ve geriye kalpten aldıklarımızla verdiklerimiz kalacak. Hesaplar, kitaplar, egolar değil. Hayatınızı paylaştığınız kişiyi zaten orda duruyor, zaten beni seviyor diye var saymayın. Beslenmeyen her şey ölür. İlgi de sevgi de... Siz sevgiyi ve sevdiğinizi yaşatmayı seçin vakit çok geç olmadan…
Oscar Wılde’a ait, çevirisi Özdemir Asaf tarafından yapılmış bir şiiri bırakıyorum buraya okuyup, yaşatmayı seçmeniz için.
Herkes öldürür sevdiğini
Her insan öldürür gene de sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından,
Kiminin ters bakışından gelir ölüm,
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden,
Cesurun kılıcından!
Kimisi aşkını gençlikte öldürür,
Yaşını başını almışken kimi;
Biri Şehvet'in elleriyle boğazlar,
Birinin altındır elleri,
Yumuşak kalpli bıçak kullanır
Çünkü ceset soğur hemen.
Kimi pek az sever, kimi derinden,
Biri müşteridir, diğeri satıcı;
Kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir işi,
Kiminden ne bir ah, ne bir figan:
Çünkü her insan öldürür sevdiğini,
Gene de ölmez insan.
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın