Alıştığımız görüntüler ait olma hissi veriyor olsa da yolcuyuz hepimiz bu hayatta. Bir şeyler arıyoruz, özlem duyuyoruz varmamız gereken, ait olduğumuz yere dair. Arada günlük hayatın telaşesi unuttursa da bize aradığımızı, sorularımızı; derinde bir yanımız biliyor arayışını. Tıpkı yüzyıllar öncesinden Feridüddin Attar’ın* Mantık al Tayr’da anlattığı gibi; Kaf dağında, bilgi ağacının dallarında yaşayan en bilge kuş Simurg’u**, arayan kuşlar gibiyiz dünyada.
Yedi vadiyi aşmak gerekir Simurg’a varmak için. Hangimizin gönül gücü hangi vadiyi aşacak güçtedir? Kendini sınamayınca, yola çıkacak kadar aşk duymayınca bu, bilinemezdir:
Toplanır kuşlar meclisi ve derler ki padişahsız bir ülke olmaz, padişahsız bir ülkede düzen olmaz. Arayıp bulalım onu, diyerek yol hazırlıklarına başlarlar. Önlerinde onları bekleyen aşmaları gereken, yedi çetin vadi vardır. Daha yola çıkmadan bahane uydurur bazıları. Kiminin kibri, kiminin var olana bağılığı ve bunu yeterli görmesi, kiminin rahatına düşkünlüğü, kiminin makam-mevki düşkünlüğü, hırsı ve kıskançlığı, gururu engel olur en bilge kuşu arayış yolculuğuna. Kalmayı seçerler alıştıkları düzen- mekân-zamanda.
Aralarındaki en tecrübeli Hüthüt (İbibik) kuşunu lider olarak seçip, düşerler yollara diğer kuşlar: 1.Vadi: İstek 2.Vadi Aşk 3.Vadi Marifet– (Bilgi – Hüner) 4.Vadi İstiğna – (Gönül Tokluğu) 5.Vadi Vahdet – (Birlik – Yalnızlık – Teklik) 6.Vadi Hayret – (Şaşkınlık ) 7.Vadi Fenâ – (Yokluk - Yok Olma)
Kuşlar bu yedi çetin vadinin söze dökülemeyecek, derin denemelerinden geçip asalet kazanırlar. En sonunda Kaf dağına Bilgi Ağacının dibine varırlar. Bütün vadileri sadece otuz kuş geçer. Simurg tarafından bir görevli gelir. Görevli, otuz kuşun ayrı ayrı hepsine birer yazı verip okumalarını ister. Yazılarda, otuz kuşun yolculuk sırasında birer birer başlarına gelenler ve bütün yaptıkları yazılıdır. Bu sırada, Simurg görünmeye başlar. Fakat otuz kuş, bu görünenin bizzat kendileri olduğunu; yani, Simurg’un kendileri olduklarını görüp şaşırırlar. Kuşlar Simurg, Simurg da kuşlardır. Bu sırada Simurg’dan ses gelir:
“Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. Daha fazla veya daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Çünkü burası bir aynadır!”
Kuşlar, Simurg’un kendileri olduğunu anlayınca; artık, ortada, ne yolcu kalmıştır, ne yol, ne de kılavuz. Çünkü hepsi artık BİR’dir. Aradan zaman geçer, ‘fenâda kaybolup, bekâya ulaşan kuşlar yeniden varlık dünyasına dönüp, yokluktan varlığa inerler. (BEKÂ – Ebedîlik, Devamlılık)
Sor dilersen kendine: Hangi kuşsun bu masalda? Bahanelerine kendisini ikna edip hiç yola çıkmayan mı? Yedi çetin vadiden herhangi birinde engellere takılan mı? Yol da, yolculuk da, anlam da, bilgi de kendisi olup BİR’liğe ulaşan mı?
*Feriddudin Attar 12. Yy da yaşamış Farsi sufi, yazar, düşünür
**Simurg: Otuz kuş İran
Diğer Kültürlerde: Arapça “Anka” Türkçe “Zümrüd ü anka”, “Tuğrul Kuşu” “Kaknüs ” Batıda “Feniks” Mısırda “Bennu Kuşu” Pehlevi dilinde “Sênmurw” Pâzand dilinde “Sîna-Mrû” Çince “Tanniao” Hindu ‘‘Garuda’’ Sanskritçe “śyenaḥ`” benzer özellikleri taşırlar
Yedi vadiyi aşmak gerekir Simurg’a varmak için. Hangimizin gönül gücü hangi vadiyi aşacak güçtedir? Kendini sınamayınca, yola çıkacak kadar aşk duymayınca bu, bilinemezdir:
Toplanır kuşlar meclisi ve derler ki padişahsız bir ülke olmaz, padişahsız bir ülkede düzen olmaz. Arayıp bulalım onu, diyerek yol hazırlıklarına başlarlar. Önlerinde onları bekleyen aşmaları gereken, yedi çetin vadi vardır. Daha yola çıkmadan bahane uydurur bazıları. Kiminin kibri, kiminin var olana bağılığı ve bunu yeterli görmesi, kiminin rahatına düşkünlüğü, kiminin makam-mevki düşkünlüğü, hırsı ve kıskançlığı, gururu engel olur en bilge kuşu arayış yolculuğuna. Kalmayı seçerler alıştıkları düzen- mekân-zamanda.
Aralarındaki en tecrübeli Hüthüt (İbibik) kuşunu lider olarak seçip, düşerler yollara diğer kuşlar: 1.Vadi: İstek 2.Vadi Aşk 3.Vadi Marifet– (Bilgi – Hüner) 4.Vadi İstiğna – (Gönül Tokluğu) 5.Vadi Vahdet – (Birlik – Yalnızlık – Teklik) 6.Vadi Hayret – (Şaşkınlık ) 7.Vadi Fenâ – (Yokluk - Yok Olma)
Kuşlar bu yedi çetin vadinin söze dökülemeyecek, derin denemelerinden geçip asalet kazanırlar. En sonunda Kaf dağına Bilgi Ağacının dibine varırlar. Bütün vadileri sadece otuz kuş geçer. Simurg tarafından bir görevli gelir. Görevli, otuz kuşun ayrı ayrı hepsine birer yazı verip okumalarını ister. Yazılarda, otuz kuşun yolculuk sırasında birer birer başlarına gelenler ve bütün yaptıkları yazılıdır. Bu sırada, Simurg görünmeye başlar. Fakat otuz kuş, bu görünenin bizzat kendileri olduğunu; yani, Simurg’un kendileri olduklarını görüp şaşırırlar. Kuşlar Simurg, Simurg da kuşlardır. Bu sırada Simurg’dan ses gelir:
“Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. Daha fazla veya daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Çünkü burası bir aynadır!”
Kuşlar, Simurg’un kendileri olduğunu anlayınca; artık, ortada, ne yolcu kalmıştır, ne yol, ne de kılavuz. Çünkü hepsi artık BİR’dir. Aradan zaman geçer, ‘fenâda kaybolup, bekâya ulaşan kuşlar yeniden varlık dünyasına dönüp, yokluktan varlığa inerler. (BEKÂ – Ebedîlik, Devamlılık)
Sor dilersen kendine: Hangi kuşsun bu masalda? Bahanelerine kendisini ikna edip hiç yola çıkmayan mı? Yedi çetin vadiden herhangi birinde engellere takılan mı? Yol da, yolculuk da, anlam da, bilgi de kendisi olup BİR’liğe ulaşan mı?
*Feriddudin Attar 12. Yy da yaşamış Farsi sufi, yazar, düşünür
**Simurg: Otuz kuş İran
Diğer Kültürlerde: Arapça “Anka” Türkçe “Zümrüd ü anka”, “Tuğrul Kuşu” “Kaknüs ” Batıda “Feniks” Mısırda “Bennu Kuşu” Pehlevi dilinde “Sênmurw” Pâzand dilinde “Sîna-Mrû” Çince “Tanniao” Hindu ‘‘Garuda’’ Sanskritçe “śyenaḥ`” benzer özellikleri taşırlar
Facebook Yorum
Yorum Yazın