Zorunluluklar ve sorumluluklar arasında koşturmaca içinde geçiyor günlerimiz. Durup düşünmeye, güzellikleri görmeye, incelikleri fark etmeye, vakit bulamıyor yorgun ruhumuz. Oysa biz de önemliyiz değil mi? Anların içine sızmış belki bırakın on yıl sonrayı, birkaç hafta sonra önemi olmayacak şeyler ne çok sıkıntı veriyor, zihnimizi meşgul ediyor ve yok yere ziyan ediyor zamanı.
Her şey yerine göre değerli. Ama en değerlisi ayırt edebilmek. Kendimizi de kaçırmadan etrafımızı görebilmek. Bazen küçük hikâyecikler ne kadar kolaycacık ve hoş bir dille fısıldıyor bize kaçırmamamız gerekenleri:
Zamanında birinde henüz yolunun başında bir genç gidip sorar Bilge’ye hayatta önemli olan ne? Nasıl Mutlu olurum? Bana öğret, diye. Bilge bu sırrı öğretmeyi kabul etmiş. Gencin eline bir kaşık vermiş ve içine iki damla yağ damlatmış. “Köşkümün her yerini dolaş şimdi. Ama yağı sakın dökeyim deme”
Genç elinde kaşık, içinde iki damla yağ başlamış her yeri dolaşmaya. Tembihlendiği için gözünü kaşıktan ayıramamış. Dolaşması bitince gelmiş bilgenin yanına. Bilge sormuş; kütüphanemi gördün mü? Bahçedeki gülleri, el dokuma nadide halıları, …
Bizim genç bu kadar ayrıntılı sorulara mahcubiyetten yüzü pembeleşerek “Hayır” yanıtını vermiş. Bilge; Peki. O halde şimdi tekrar git. Tüm bu harikalara görmeden gelme. Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin, demiş.
Genç elinde yağ dolu kaşığı ile evin bütün detaylarına dikkat ederek yeniden dolaşmış. Bittiğinde her bir ayrıntıyı tek tek anlatmış bilgeye. Sözleri bitince Bilge sormuş: Peki yağ nerde?
Elindeki kaşığa bakan genç yağın dökülmüş olduğunu görmüş. Bilge gülümseyerek söz verdiği üzere gence o sırrı açıklamış: Hayatta önemli olan, dünyadaki bütün harikaları görmektir. Ama elindeki iki damla yağı unutmadan.
Varlığımız değerli, kimliğimizi güzelliklerle inşa etmek de. Yaptığımız işler de önemli elbet hayata yaptığımız katkı ve hayatı paylaştığımız insanlar da… Ancak ne zaman birine veya diğerine doğru dengeyi bozuyorsak, orda çıkıyor sorun. Tıpkı o genç gibi tek birini odağımıza alıp kaptırıp gidiyoruz. Belki de olgunlaşmak dedikleri dengeyi kurarak ilerleyebilmek, hayata ve diğerlerine karşı sorumluklarımızı yerine getirirken, kendimize de geç kalmadan, ilerleyebilmek.
Emel Eva Tokuyan
Facebook Yorum
Yorum Yazın