6 Şubat 2023 sabahı yaşadığımız cumhuriyet tarihinin en büyük doğal felaketi olan Kahramanmaraş merkez üslü 7,7 büyüklüğündeki depremi toplum olarak en derinden hissettik. Toplumsal şekilde ortaya koyduğumuz dayanışma ruhu, depremzedeler ile yaşadığımız empatinin en büyük göstergesi. Olayın yaşandığı ilk andan itibaren her birimiz gerek televizyonlardan, gerek ise sosyal medyadan bölgeyi ve bölgede yaşananları an ve an takip ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Ben de süreci görsel ve sosyal medya üzerinden takip edip bir yandan da öğrencilerime bu durumu en sağlıklı şekilde nasıl aktarabileceğimi düşünürken şunu fark ettim. Öncelikle şu an ülkemizin her bir ferdi toplumsal bir travma yaşamakta. Çünkü yaşadığımız süreç belki de dünya literatürüne girecek olağanüstü bir felaket süreci. Ülkelerin toplum olarak yaşadıkları büyük afetler sonrasında oluşan bu travmalardan dersler çıkarmaları ve gelecek kuşakların bu çıkarımlar doğrultusunda kendi toplumlarını tasarlamaları gerekmektedir. Aksi takdirde çıkarım yapılmayan ve ders alınmayan felaketlerden geriye, yıkımdan ve yeni felaketlere hazırlanan davet mektubundan başka ne kalır ki…
Gelecek kuşakların yetiştirilmesinde katkısı olan bir eğitimci ve ruh sağlığı uzmanı olarak da öğrencilerime bu sürece dair aktarabileceğim en doğru bilginin bu süreçten elde edeceğimiz çıkarımlar olduğunu fark ettim. Bu yüzden de deprem bölgesine ve yaşananlara dair tüm izlenimlerimi bu bakış açısı ile şekillendirdim. Sonrasında fark ettim ki aslında çok da uzaklarda aramaya gerek yokmuş. Sürece dair en doğru çıkarımı bir asır evvel ulu önder Mustafa Kemal Atatürk söylemiş zaten: Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır…
Deprem haberlerini izlerken muhakkak sizler de fark etmişsinizdir; 20 yıllık ayakta duran yapılar var iken 2 yıllık tuzla buz olan yapılar da mevcut. 20 küsür yıllık ayakta duran yapıların tek açıklamasının görevini iyi yapan müteahhit, görevini iyi yapan mühendis, görevini iyi yapan denetçi olduğunu göreceksiniz. Afet süreci sonlandıktan sonra yaşadıklarımızı bilim ışığında, siyasi çerçevede, psikolojik alanda, mühendislik ve toplumsal alanlarda tartışalım. Fakat görevini iyi yapma düsturunu çocuklarımıza aşılayamadığımız sürece, yeni gelen neslin müteahhitinin, mühendisinin, denetçisinin de farklı olmasını beklemeyelim. Afet öncesinde ya da sonrasında görevini yerine getiren veya getirmeyen kurum ve kişileri tartışalım. Ama önce kişisel olarak kendi mesleklerimizdeki görev bilincimizi ve çocuklarımıza ne şekilde rol model olduğumuzu da sorgulayalım.
Mustafa Kemal Atatürk’ ün sözündeki vatanını en çok seven kişi olup olmadığımızı ve vatanını en çok seven nesli yetiştirmek için çabalayıp çabalamadığımızı da düşünelim. Toplumsal bir kültür oluşturmanın en temel noktası yetiştirdiğimiz nesillerdir. Bizler bu toplumsal travmadan kişisel dersimizi alalım fakat bu dersi çocuklarımıza da lütfen anlatalım. Anlatalım ki onlar göreve geldiğinde, zamanında edindikleri bu kültür sayesinde yeni travmalara maruz kalmasınlar.
Facebook Yorum
Yorum Yazın